Polİtİka20:11, 09 Mart 2012
Zarifa Guleyeva’ya mektup

“Sevgili Zarifa,
Mektuplarınız beni son derece üzdü ve rahatsız etti. En çok duygularınız beni üzdü ve tabii bunların samimiyetinden hiç şüphem yok. Aynı zamanda mektuparınızda yer alan ifadeler gerçeğini bilen her kişiyi rahatsız edebilir.
Ben hiç bir konuda görüşünüzü değiştirmeye çalışmayacağım. Ben nitelemelerimi büyük bir dikkatle seçerek sadece mektubunuzda yer alan bazı yanılgılarınız hakkında anlatacağım.
İktidarlarınız tarafından finanse edilen (yıllık on miliyon dollar) “propaganda makinasından” etkinlenip Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri hakkında bilgili olmayan ve hiç bir şeyde suçlu olmayan çok sayıda oğulun ve kızın her gün yanılgıya düştüğünü tahmin edebilirim.
Aynı zamanda zengin ülkenizde yüz binlerce göçmen geçici evlerde yaşayıp ülkeden hala humaniter yardım bekliyorlar ve anneniz gibi binlerce kişi de hastalıklardan ıstırap çekiyorlar. Siz hiç bir zaman düşünmediniz mi Azerbaycan gibi zengin bir ülkede sıkıntı çeken kişilerin sayısı niye bu kadar büyüktür? Niye 20 yıl sırasında annenizin tedavisini kimse sağlamadı?
Zarife biliyor musunuz ki “Ermeni militanlar” diye adlandırdığınız kişiler Azerbaycanın saldırısından önce barışsever çiftçi, isçi, öğretmen ve doktordu. Onlar Kirovobad, Bakü,Sumgait, Marağa ve Mingeçaur’de Azeriler tarafından öldürülen arkadaşları gibi öldürülmemek için ellerine silah aldılar.
Zarifa, kızkardeşleri, kardeşleri , çocukları ve anna babalarının öldürüldüğünü kendi gözlerinden gören bu insanlar 1990-91 yıllarında Artsakh başkenti Stepanakert’te barınak buldular . Stepanakert ise bildiğimiz gibi 1992 yılının başında Azeriler tarafından ablukaya alınmıştı.
Zarife, Stepanakertin bombalanması gece gündüz devam ediyordu. Stepanakertert Hocalı ve Şuşi’den de bombalanıyordu. Stepanakertin barışsever sakinlerini sadece kendi vatanında yaşmak, anadilini konuşmak istedikleri için öldürdüler.
Stepanakert’te her gün çocuk, kadınlar ölüyordu. Ne ekmek, ne su, ne ihlaçlar vardı.
Nitekim, o gülerdeki olaylar hakkında 1992 yılında “Novoye Vremya” gazetesindeki makalesinde Rus gazeteci Anjelika Çeçina şunları yazıyor.
“ 21-25 Ocak tarihlerinde Stepanakertteydim .Orada önceki gibi elektrik ve su yok. Su bulmak ne kadar zor ki çay içmekten utanıyoruz. Stepanakert “Leningrad ablukası” haber filmini hatırlatıyor.
Zarifa, siz “ Grad” çok namlulu roketatar silah sistemi nedir, biliyor musunuz ?1992 yılının Şubat ayının ortasından sadece 35 bini göcmen olan toplam 80 binlik nufusu olan Stepanakerte o zaman günlük “160 Grad” mermi yağıyordu.. Stepanakeretin bombalanması sırasında, Zarifa, yasaklı silahlar kullanılıyordu. Bunu uluslararası gözlemcileri de belirtti. Böylece insanlar ya ölüm seçecekti ya da Şuşi ve Hocalı’da Azerbaycanlı mevzilerini bastıracaktı. Sanırım size bunun hakkkında anlatmamışlar.
Annenizin yaraları kendisini size anlatamayacağı şeyler hakkında hatırlatıyorlar. 1992 yılında küçük kardeşiniz, anneanneniz, amcanız dahil yüzlerce Azerinin savaş sahasında bırakıldığı hakkında o tabii anlatamaz. Önce azeri militanlar onları Hocalıyı terk etmeye izin vermiyordu sonra ise Ermeniler tarafından barışsever sakinler için verilen koridordan kendiler kaçtı. Planlanan operasyon hakkında haberdar olup onlar Hoacalıdan hayvanları tahliye etmişler insaları ise bırakmışlar. Bunu anneniz size tabii anlatamaz.
O zamanki Hocalı yürütme komitesi başkanı Elman Mamedov Azeri gazeteci Çingiz Mustafayeve verdiği mülakatta şunları diyor ”Acılarımızın sebebi iktidar için boşuna verilen mücadelededir. Bir ülkede bir cumhurbaşkanı olmalı. Şimdi bizde kimin neyle uğraştığı belli değil. Devlet başkanı kimdir, muhalefet ise kimdir? Kim yalan söylüyor, kim söylemiyor? Bu felaketinde kimin suçlu olduğunu biz bilmiyoruz. Burada cumhurbaşkanının kotluğunu sallanmaya çalışanlar ve bizi savaş sahasında bırakanlar mı suçlu, ya da cumhurbaşkanı mı suçlu?”
1992 yılında bu olayların soruşturmasını yürüten Meclis komisyonu başkanı Ramiz Fataliev sadece 2009 yılının Eylül ayında ”Svoboda»(hürriyet) radyosuna verdiğı demeçte 1992 yılının şubat ayında Baküde Ulusal Emniyet konseyinde «Hocalıdan halkını tahliye etmemesi kararı alındı” dedi. Anneneiz, o günler Hocalıdaki onlarca Ermeni esirlerinin kaderini de anlatamaz.
Bunu size Azerbaycan’da kimse anlatamayacak. Çünkü «Human Rights Watch»’un da defalarca belirttiği gibi Azerbaycan Cumhuriyeti iftira ve ceza suçlamalarını kullanlarak farklı düşünen gazetecilerinizi korkutuyor ve cezalandırıyor.
Zarife, sizin de gerçeğini bilmek hakkınız var fakat maalesef bunu ifade özürlüğünü sınıralyan ülkenizde yapamazsınız.
Sizin gibi ben de sivil halkının öldurülmesinin bir felaket oldügünu düşünüyorum. Ve bununla ilgilenenler bir gün bu olaylara muhakkak adil bir takdir verecekler.
Zarife, siz Tomas de Val’in Azerbaycanın yönetiminin Dağlık Karabağda demografik durumunun suni olarak değiştirmeye çalıştığı ve Ermenileri oradan kovduğunu anlatan videosunu seyrettiniz mi?
Siz biliyor musunuz ki Dağlık Karabağın başkenti Stepanakertine yakın bugün gerçek bir köy olan İvanyan köyu bulunuyor ( bu eski Hocalı), bunun yanında ise yeni inşa edilen Stepanakert havalimanıdır. Stepanakert havalimanına, uçaklar seferler yapmaya başlayacak….
İvanyan ile Stepanakertte yaşayan çocuklar da sevgi içinde büyüyorlar, vatanları ve barış hakkında şarkılar söylüyorlar ve insani hayatının değerinin her birimizin hayatının değeri olduğunu çok iyi anlıyorlar.
Zarifa, anennizin size vatanı sevmeyi ögrettiğini söylüyorsunuz. Eminim Azerbaycanda aileniz gibi ailelerin sayısı büyük. Bu bana umut veriyor, çünkü geleceğimiz sizin kuşağınıza bağlı ve vatanınıza gösterdiğiniz seviginin sayesinde Azerbaycan Cumhuriyeti bir gün özgür, adil, ve demokrat bir ülke olabilir.
Siz ise arkadaşlarınızla Artsakh’ın ne kadar geliştiğini bir gün görmek isterseniz eminim Dağlik Karabağ cumhutriyeti iktidaraları sizin için böyle bir fırsat sağlayabilirler. Siz Ermeni yaşıtlarınız ile karşılaşırsanız geçmişin acılarına rağmen onların, bağımsız ve özgur bir ülkede yaşadıkları için, hem birbirine hem de konuklara iyi kalplı olduklarını göreceksiniz.
Sevgili Zarife mektuplarınızda siz ülkelerimiz ve halkalrımız arasında güven ortamın yaratması ve adaletin bulması gerekliğini vurguluyorsunuz. Bu çok iyidir. Siz ya da arakadaşlarınızdan biri Ermenistan ve Dağlık Karabag Cumhuriyetinin resmi temsilcilerinin açıklamalarını biliyorsa Ermenilerin barış uğruna hep mantıklı karşılıklı ödünlere hazır olduklarını anlayacaksınız. Ve gecmişin yanlışlarını yüzleşebilen bir siyasetçi olarak tarihe girme önerinizi sanırım Azerbaycanın iktidarlarına iletmeniz daha doğru olacaktı.
Bir gün milliyetlerimiz barış ve güven ortamında yaşacaklar. Size mutluluk ve refah, annenize ise sağlık dilerim. Hiç bir şeyden korkmayın.
Ara Sağatelyan
Halkla ilişkiler uzmanları Ermenistan derneği başkanı “
Bölümün son haberlerİ

Ararat Mizoyan'a göre, diplomatik ilişkilerin kurulmasının dışında sınırların açılması ve aramızdaki ulaşım altyapısının yeniden başlatılması da önemlidir.

Ermenihaber.am, bu anlaşmaya ilişkin dünyadan gelen tepkilerini ve Ermenistan yetkililerini açıklamalarını yayınladı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Ermenistan-Azerbaycan arasında Barış Anlaşması'nın taslak metni üzerindeki müzakerelerin sonuçlanmasını memnuniyetle karşıladığını belirten bir açıklama yaptı.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |