Toplum11:58, 05 Ekim 2012
Serj Tankian Taraf’a konuştu

System Of A Down grubunun vokalisti ve söz yazarı Serj Tankian Taraf’a konuştu
System Of A Down grubunun vokalisti ve söz yazarı Serj Tankian, System Of A Down’dan müstakil olarak yürüttüğü solo kariyeri çerçevesinde şu ana dek üç albüm çıkardı. Serj’in, şarkılarının sözlerini ve müziğini kendisinin yazdığı, enstrümanlarını (ağırlıklı olarak) kendisinin çaldığı ve prodüktörlüğünü kendisinin yaptığı bu albümlerin üçüncüsü olan Harakiri, geçtiğimiz temmuz ayında piyasaya çıktı. İnsanların dünyayı yaşanmaz hale getirerek hem kendilerine hem de diğer canlılara zarar vermelerine atıfta bulunan Harakiri, doğrudan ya da dolaylı olarak bu çerçevedeki sorunlara değinen şarkılardan oluşuyor. Harakiri’nin piyasaya çıkmasının ardından dünya turuna çıkan Serj Tankian, Vancouver konseri öncesinde Ermeni Soykırımı ve Türkiye eksenindeki Taraf muhabirinin sorularına yanıtladı.
1967 yılında Lübnan’ın Beyrut şehrinde doğdun, ancak Los Angeles’a taşındığında sadece yedi yaşındaydın. Lübnan’daki hayatının ne kadarını hatırlıyorsun? Hiç Arapça öğrenme fırsatın oldu mu?
Lübnan’dan ayrıldığımda sadece yedi yaşında olduğumdan, zihnimde sadece evimiz, okulum vesaire gibi belli resimler kaldı. Geçen yıl, 1975’ten beri ilk kez Lübnan’a gitme ve geçmişe dair bu resimleri güncel olanla bağdaştırma fırsatım oldu. Çocukken, Arapça okuyabiliyor, yazabiliyor ve konuşabiliyordum. Ama üzgünüm ki kullanmaya kullanmaya çoğunu unuttum. Ya da belki de Arapça’nın bilinçaltımda beni sabırlı bir şekilde beklediğini söylemeliyim!
Deden Stepan Haytayan’ın soykırımdan nasıl kurtulduğunu kısaca anlatman mümkün mü?
Dedem Stepan Haytayan, 20’nci yüzyılın başlarında Kayseri’nin Efkere adlı köyünde doğmuş. Ailesinden ayırıldığı için, doğum tarihini tam olarak bilmiyoruz. Anılarına göre, babası, Türk jandarmaları tarafından köyünden alınıp götürülmüş. Annesi ve erkek kardeşi ile birlikte Deyr-i Zor üzerinden bir programa gönderilmiş. Kardeşi, kısa süre içinde ölmüş. Kendisi ise, annesinden ayırılmış. Çeşitli yetimhanelerde vakit geçirmiş –ki içlerinden biri Amerikalılara aitmiş. Neticede, Lübnan’a varmış ve kendisini ve ailesini orada yerleşik kılmış.
Justin Sullivan (New Model Army), bana “yazdığım bir şey, piyasaya çıkar çıkmaz kamu malı olur, insanlar ondan ne isterlerse onu anlarlar” demişti. Ama senin şarkılarını dinlediğimde ve röportajlarını izlediğimde, mesajların konusunda daha dolaysız olmak istediğin intibaını ediniyorum. Bu izlenimim doğru mu? Bir de, müziğin, siyasî mesajları aktarma aracı olarak kullanılması hakkında neler söyleyebilirsin?
Aslında, dinleyicilerin, müzikten (ve aslında her türlü sanat dalından) anlamlar içselleştirmelerine izin verme fikrine katılıyorum. Dinleyici ile müzik arasındaki güçlü bağı yaratan ve aynı zamanda ilham verici olan da zaten bu içselleştirme. Ancak, bunun yanısıra, müzik bir de günümüzün doğrularını sunma adına ilginç bir araç, bir tür hikâye anlatıcı. Bu manada, müzik, adalet ve doğruluk mesajları aktarma adına çok güçlü olabilir.
Screamers adlı belgeselde, Armenian National Committee of America Başkanı Aram Hamparian, “Ermeni Soykırımı’nı System Of A Down’dan öğrenen insanların sayısı, bu konudaki diğer bütün çabalar aracılığıyla öğrenenlerinkinden daha fazladır” diyor. Bu çok cesur bir iddia ama yine de doğruluk payı büyük. Bu konuda ne hissediyorsun?
Öyle zannediyorum ki, Screamers belgeseli, Los Angeleslı ve Ermeni kökenli dört adamın çabalarının, kalben sadık olduğumuz ve değer verdiğimiz bir konudaki farkındalığı nasıl etkileyebileceğini gösteriyor. Dördümüzün de büyükanne ve büyükbabaları, aileleri, Ermeni Soykırımı’ndan sağ kurtuldu. Bu nedenle de, bu bizim için siyasî değil, kişisel bir konu.
2007 yılında Hrant Dink cinayetinin ardından onbinlerce Türk İstanbul’da “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarıyla yürüyünce ne düşündün? Daha genel anlamda, son yıllarda Türkiye’de 1915’i öğrenen, kabul eden ve yaşananlar için özür dileyen insanların sayısındaki büyük artış konusunda ne düşünüyorsun?
Hrant Dink cinayetini –ya da belki suikastını demeliyim– ilk gördüğüm an nerede olduğumu çok net hatırlıyorum. Yeni Zelanda’da bir otelde CNN’i izliyordum. İnanamadım. Zihnim az önce gerçekleşmiş olan olayı kabul etmek istemiyordu. Hrant ile, her ikimizin de yer aldığı Screamers filminin Los Angeles’taki galasında kısaca görüşmüştük. Çok sıcak, tatlı dilli, sevgi dolu bir adamdı. Birlikte bir resim çektirdik ve kısa bir süre sohbet ettik. Bu sohbet esnasında, güçlülere doğruları söylüyor olmamdan hareketle bana şaka yollu “Kahraman” dedi. Ben ise, güldüm ve ona gerçek kahramanın kendisi olduğunu, çünkü insanın hiç kimse kendisini hapse atmaya çalışmadığı ya da hayatını tehdit etmediği zaman doğruları söylemesinin kolay olduğunu söyledim. 2007’de Türkiye’de onbinlerce insanın Hrant Dink cinayetini protesto ettiğini görmek, Türkler ile Ermeniler arasındaki ilişkinin geleceği adına bana umut verdi.
Son dönemde Türkiye’de artan sayıda insanın Ermeni Soykırımı’nı öğrendiğini, kabul ettiğini ve soykırım için özür dilediğini görmek de barışma adına bir diğer umut işareti. Türkiye’de pek çok yazar, gazeteci, yayıncı ve insan hakları savunucusu, gerek Ermeni Soykırımı gerekse diğer konularda otoriteye gerçekleri söylediği için hapse atıldı. Dünyanın farklı yerlerinde ifade özgürlükleri ve demokrasi için mücadele veren insanlara çok büyük saygım var. Ben ve System’daki arkadaşlarım savaştan, ekonomik, sosyal, etnik ve ekolojik haksızlıklara dek her konudaki adaletsizliğe her zaman sert sözlerle saldırdık. Örneğin, George W. Bush yönetiminin bizi Irak savaşına sokan jingoist tavrını kınamak için, Boom adlı şarkımıza Michael Moore ile klip çektik.
Fail tarafın geçmişteki suçları tanıması, –gelecekteki suçları önleme, tazminat ve barışma gibi– pek çok açıdan önemli. Ancak kurbanların ve soykırımın beraberinde getirdiği trajedilerin anılarıyla yaşamak durumunda kalan yeni nesillerin hak ettiği saygı da aynı derece önemli. Soykırımdan sağ kurtulan insanların torunu olarak, hangi tanıma ve özür senin için bu saygının ifadesi adına daha fazla anlam ifade eder: Türkiyeli insanların tanıması ve özrü mü, Türk devletininki mi? Bu soruyu sormamın nedeni, Türk devleti soykırımı inkâr etmeye devam etmekteyken Türkiyeli insanların barışma konusunda ne kadar başarılı olabileceklerini merak ediyor olmam.
Bu gayet iyi bir soru. Türk devletinin soykırımın tanınması konusuna yönelik dogmatik yaklaşımına rağmen, iki halk arasında bir tür barışmanın gerçekleştirilmesi adına çok şey yapılabilir. Soykırımın yara izleri ile yaşamış olan ve yaşamaya devam eden kurbanlara, ailelerine ya da yeni nesillere saygı göstermek her ne kadar önemli olsa da, adaletin de en az o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Neticede, adalet olmadan gerçekleşen bir tanıma ne kadar önemli olabilir? Aileni öldüren, evini alan birini, sırf bir özür için 100 yıl takip eder miydin? Yoksa bu kişinin suçları nedeniyle yargılanmasını mı isterdin? Kesinlikle inanıyorum ki, Türk devleti gerçek demokrasiye ve ifade özgürlüğüne bir kez açıldığında, hayat daha eşitlikçi olacak ve hem tarihî hem de güncel konuların üstesinden gelmek çok daha kolaylaşacak. Neticede, Ermeni Soykırımı sadece Ermenilerin milli acısı ve uğradıkları bir adaletsizlik değil; aynı zamanda Türkiye’nin tarihî bir gerçeği ve hafıza kaybı.
System Of A Down şu âna dek Türkiye’de konser vermeyi reddetti. Sen de aynı tavrı solo kariyerinde sürdürmeyi düşünüyor musun? Bu gibi konularda kararlar alırken, Türk halkı ile Türk devleti arasındaki çizgiyi nasıl çiziyorsun? Bir de, gelecekte bir tarihte anketler Türk halkının çoğunluğunun artık soykırımı kabul edip özür dilediğini gösterecek olursa, bu durum bu kararı gözden geçirmen için yeterli olur mu?
Mümkün. Benim ve System Of A Down’ın Türkiye’de konser vermeme kararı, sanatçılar olarak ifade özgürlüğümüz konusuna dayanan temel bir karar. Geçmişte organizatörlerimiz ve müzik şirketi yöneticilerimiz bize Türkiye’de Ermeni Soykırımı’ndan söz etmemiz durumunda güvenliğimizin garanti edilemeyeceğini söylediler. Örneğin, geçen yıl System ile Şili’ye gittiğimizde, Santiago’da sahnede Pinochet rejiminin suistimallerinden söz ettik. Eğer bunu yapamayacak olsaydık, orada konser vermezdik. Bu her ülke için geçerli. Bir sanatçının ifadesi hiçbir devlet ya da kurum tarafından engellenmemeli. Buna dayanarak konser vermemek de bizim hakkımız.
Kişisel gözlemlerine göre, Ermeni diasporası “Osmanlı” kelimesini nasıl anlamlandırıyor? Çünkü, bir yandan, Osmanlı mirası kısmen Ermeni. Özellikle Osmanlı sanatı söz konusu olduğunda bu böyle. Fakat, “Osmanlı”, aynı zamanda, savaş dönemindeki hükümeti bir milletin ölümünden sorumlu olan imparatorluğun adı. Bu manada, bu ikili anlamların Ermeni kimliğini nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsun?
Pek çok insan Osmanlı İmparatorluğu’nun parlak dönemindeki Ermeni sanatçıların, mimarların, müzisyenlerin eserlerinden söz etse de, diasporadaki Ermeni kimliğinin, soykırım tecrübesi nedeniyle Osmanlı mazisinden büyük ölçüde ayrıldığını düşünüyorum.
Kayseri’nin memleketin olan Efkere (yeni adı Bahçeli) köyünü ziyaret etme planın var mı?
Belki bir gün. Dedemin ailesinin nereden geldiğini görmek isterim.
Türk hayranlarımıza teşekkür ediyoruz
Türkiye’deki hayranlarınıza herhangi bir mesajın var mı? Evet, Türkiye’deki hayranlarımıza dev bir TEŞEKKÜRLER demek istiyorum. Birkaç yıl önce, Türk devleti içindeki, System Of A Down’a dostane olmayan, ya da muhtemelen System Of A Down’ın erişimi nedeniyle kendisini tehdit altına hisseden baskı grupları, Türk basınına dezenformasyon sızdırdılar. Hepsi bariz yalandı. Konserlerimizde Türk bayrağı yaktığımız ya da konser biletlerimizde ırkçı suçlamalar yazılı olduğu gibi şeyler. Biz de, sitemize, bu gibi kurguların gerçek dışı olduğunu ve Türkiye’deki hayranlarımızı bizden soğutmaya yönelik açık teşebbüsler olduğunu iddia eden basit bir mesaj koyduk. O dönemde hayranlarımız Türk basınına yazdılar ve bizi, eylemlerimizi ve niyetimizi savundular. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Birlikte doğrunun tarafında durabileceğimizi düşünüyorum.
20 milyondan fazla albüm sattılar
1994 yılında Los Angeles’ta kurulan rock grubu System Of A Down, 1998 ila 2005 yılları arasında dünya çapında büyük başarı elde eden beş albüm yayınladı. Kimi şarkılarına Arto Tunçboyacıyan’ın da katkıda bulunduğu System Of A Down topluluğunun albümleri, bugüne dek dünya çapında 20 milyondan fazla sattı. Grup, 2006 yılında Grammy Ödülü’ne değer görüldü. Aynı yıl, çalışmalarına ara veren grup, 2011 yılında yeniden biraraya geldi.
Albümleri:
System of a Down (1998),
Toxicity (2001),
Steal This Album! (2002),
Mezmerize (2005)
Hypnotize (2005)
Serj Tankian’ın solo albümleri:
Elect the Dead (2007),
Imperfect Harmonies (2010),
Harakiri (2012)
Adaletsizliği daha iyi anlayabiliyorsunuz
Olabilir. Her türlü adaletsizlik tecrübesinin dünyanın her tarafındaki diğer adaletsizlikleri daha iyi anlamayı sağlayabileceğini düşünüyorum. Örneğin, ABD gibi iyi bilinen bir demokraside siyasî çıkar nedeniyle Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmenin (ya da, doğrudan olmasa da, o çerçeve etrafındaki kelime oyunlarının) içerdiği ikiyüzlülük, üzerinde doğruluk ışığının parlaması gereken diğer mücadele ve konulara gözlerimi açtı. Bunlar arasında, diğer insan hakları ihlalleri, çevre konulu mücadeleler, emek eşitsizlikleri, hayvanların suistimali gibi konular var.
05 Ekim 2012, Taraf SERDAR KAYA
Bölümün son haberlerİ

Cenaze töreninin 26 Nisan’da yapılması planlanıyor.

I. Aram Taziye mesajında ayrıca Papa Francisc’in Ermeni Soykırımı’nın tanınmasındaki cesur tutumuna ve Artsakh Ermenilerine verdiği desteğe de değinildi.

Ermeni Soykırımı araştırmacısı ve eski siyasi mahkûm Taner Akçam, 24 Nisan Soykırımı Anma Günü öncesinde Yerevan’daydı.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Açıklamada dikkat çeken bir unsur ise, eski ABD Başkanı’nın mesajında “soykırım” kelimesini kullanmamış olması.
Tarih, ulusların kimliklerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak tarihi olaylardan kaynaklanan travmalar günümüz diplomasisinde ve uluslararası ilişkilerde aşılması güç engeller oluşturabilmektedir.
Araksi Demirchyan, kökleri Harput’a uzanan bir ailenin ferdi olarak Suriye’de doğdu.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Ermeni Soykırımı'nın 110. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.
Ermenistan Başbakanı Ermeni Soykırımı’nın 110. yıldönümü münasebetiyle mesajını yaptı.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |