Toplum10:26, 04 Haziran 2013
Gezi Parkı: Ermeni mezarları üzerinde
Radikal İki’nin 19 Haziran
tarihli nüshasında, Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesi bir “proje” olarak sunduğu Taksim Topçu Kışlası’nı
yeniden inşa etme niyetinin en az iki yıl öncesine dayandığından ve bunun için
yasal zemin oluşturulma çabasından bahsetmiştim (Şimdi çıldırma zamanı). Anlaşılan bu çaba meyvelerini veriyor. Çünkü
daha önce şifahi olarak reddetmelerine rağmen II
Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, Beyoğlu
Belediyesi’nin başvurusu üzerine bugün mevcut olmayan kışlayı “korunması
gerekli kültür varlığı” olarak tescil ettiği ortaya çıktı.
1939’da tümüyle yıkılan bir
yapının “korunma” kararı bir tartışma konusu. Ama önce güncel bir başka
gelişmeden bahsetmek istiyorum.
Yol inşaatında Ermeni mezarları
Yazının yayınlandığı hafta
Kasımpaşa’daki yol inşaatında çalışan kepçenin dişlerine Ermenilere ait mezar
taşları takıldı. Mezar taşları büyük olasılıkla 1865’te gömüye kapatılan ve
Taksim Kışlası’nın etrafında bulunan Surp Hagop (Pangaltı
Ermeni) Mezarlığı’na aitti. Ve araştırmacı Kevork
Pamukciyan’a göre bu mezarlar, Taksim
Gezi Parkı’nın (İnönü Gezisi)
basamaklarının inşasında da kullanılmıştı. (K. Pamukciyan, Zamanlar Mekanlar İnsanlar, İstanbul,
2003)
İstanbul’un bugün en değerli
yerinde bulunan Surp Hagop Mezarlığı’nın yüzyıllık taşlarının nasıl olup da bir
parkın basamaklarında kullanıldığını anlayabilmek için mezarlığın “el
değiştirme” öyküsünü hatırlayalım. Bu değerli araziye sahip olmak adına, Türkiye’de
Ermeni cemaatinin varlığını reddetmeye kadar gidensürece göz
atalım.
‘Var olmayan’ cemaatin mezarlığı
Bugünkü Taksim
Meydanı’ndan Harbiye’deki Askeri Müze’ye uzanan mezarlık en
erken 1560yılından, veba salgını nedeniyle
kapatıldığı 1865’e kadar, mülkiyetini elinde
bulunduran Ermeni cemaati tarafından kullanılıyordu. Armaveni
Miroğlu’nun makalesinden faydalanarak aktarıyorum (Toplumsal Bilimler Habercisi,
Ermenistan Bilimler Ulusal Akademisi, 2008/1):
Mezarlık ilk kez 1872’de,
kışlaya verilmek üzere cemaaten alınmak istendi. Ancak Sultan Abdülaziz’in
fermanı buna engel olur. 1926’da ikinci atak gelir: Beyoğlu Belediyesi,
Ankara’daki Tapu Genel Merkezi’ne başvurarak mezarlığın kendi adına
kaydedilmesini ister. Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi, mezarlığın tapusunu
merkeze sunarak arazinin sahipsiz ve metruk olmadığını belgelemesine rağmen
Belediye mezarlığa el koyar. Patrikhane avukatları karara itiraz eder. Belediye
avukatları işi, Türkiye’de Ermeni cemaati ve Ermeni Patrikhanesi’nin
mevcut olmadığını iddia etmeye kadar götürür. Mahkeme sunulan
belgeler ışığında Türkiye’de -en azından- Ermenilerin varlığını kabul eder.
Ancak Türk “uzman” ve tarihçilerin bulunduğu heyet tarafından hazırlanan rapor,
mezarlığın Sultan Bayazıt Vakfı sınırları içerisinde olduğunu söyler. İstanbul
Hukuk Mahkemesi, Mezarlıklar Kanunu göre mezarlığın metruk olduğuna ve 1933’te
Belediye’ye geçmesine karar verir.
Kasımpaşa’da (Bedrettin Mahallesi) yol inşaatında bulunan Ermeni mezar taşları, sanat tarihçi Elmon Hançer’e göre Taksim Kışlası’nın arkasındaki Surp Hagop Mezarlığı’ndan getirilmişti. K. Pamukciyan’a göre bu taşlar Gezi Parkı’nın inşasında da kullanıldı. Fotoğraf: HaberVs
Sultanahmet
yangını
Patrikhane Yargıtay’a gider, yeni davalar açar.
Derken 3 Aralık 1933 gecesi Sultanahmet Adliyesi yanar ve Pangaltı Mezarlığı’na
dair tüm belgeler de kül olur. Bu belgelerin birer kopyası Tapu Dairesi ve
Belediye’de mevcuttur ama davaların gidişatını değiştirmez. Belediye, dava
sonucunu beklemeden mezarlığı parsellere böler ve tapularını çıkarmaya başlar.
Üstelik dava sürecinde meydana gelen arsa değer kaybı için Patrikhane’den
tazminat talep eder. Aynı günlerde mezarlığın kapısındaki “Ermeni Mezarlığı”
yazısı ve haç kaldırılır. 1935’te araziye bir ortak daha çıkar; Vakıflar Genel
Müdürlüğü mülkiyetin kendisine ait olduğunu iddia eder.
Derken İçişleri Bakanlığı sorunun “barışcıl
ve idari” yöntemlerle çözülmesi için duruma el koyar; mülkiyet
ve zarar tazmin davaları sona erer. Binaların bulunduğu yaklaşık 6
bin metrakarelik arazi cemaate bırakılırken, 850 bin metrekarelik arazi
Belediye’ye geçer. O dönemde deniz gören ve kentin yeni
merkezinde yer aldığı için hatırı sayılır değerdeki bu arazi, cemaatin sahip
olduğu belgelere rağmen 1939’da tümüyle istimlak edilir ve parsel parsel
satılır. En eskisi 500 yaşındaki mezarların taşları kah Gezi Parkı’nın
basamaklarında, kah Eminönü meydanının tanziminde kullanılır.
Haziran’da Kasımpaşa’da çıkan taşları inceleyen
sanat tarihçisi Elmon Hançer, bunların büyük
olasılıkla Pangaltı Mezarlığı’dan getirildiği ve yolun düzlenmesi için
kullanıldığı görüşünde. Bu taşlara, kentin kimi bölgelerinde, örneğin Zeytinburnu’nda
hâlâ rastlamak mümkün. Ancak yakınlığı söz konusu olduğunda Kasımpaşa’nın
yolunda kullanılan mezarların getirilmesi en olası yer, Taksim’deki Surp Hagop
Mezarlığı.
70 yıl
öncenin güneşi…
“70 yıl öncesinin güneşiyle çamaşır kurutmaya”
kalkacak ve Taksim Kışlası’nın yeniden inşasını talep edeceksek sanırım bunları
da hatırlamamız gerekir. Taksim Kışlası CHP iktidarının iradesiyle yıkılmış ve
yerini, lideri İnönü’nün ismini taşıyan parka bırakmıştı. Belediye hariç
kimsenin varlığını bile hatırlamadığı, 1909’da işlevini yitiren ve daha çok bir
stadyum olarak anılan kışlanın yeniden inşasında geçmişle inatlaşmak gibi bir
niyet varsa eğer, o geçmişin neyin üzerinde yükseldiğini de bilmek gerekir.
Gelelim bugüne. II Numaralı Kurul’un “kışlanın
korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesi” yönündeki kararını
duyuran Topçu Kışlası yeniden can
buluyor başlıklı
haberi, 1 Temmuz’da Sabah gazetesinde yer aldı. Haberde ne kararın tarihi ne
de karar sayısı yer alıyordu. Kararın 9 Şubat 2011 tarihinde alındığını ancak
Kültür Bakanlığı’na başvurarak öğrenebildim.Sabah’ın
eski gelişmeyi yeni gibi duyuran ve olasılıkla Radikal İki’deki Şimdi çıldırma
zamanı yazısına cevaben
yapılan bu haberi, “hayaleti uyandırmak” konusunda muktedirin yanlız olmadığını
gösteriyordu.
Varolanın reddi, varolmayanın tescili
Danıştığım tüm uzmanlar, “var
olmayan bir yapının nasıl olup da tescillendiği ve koruma altına alındığı”
sorumu tebessümle karşıladı. Deneyimli bir kurul üyesi “Mevcut
olmayan bir kültür varlığından geriye birtakım izler kalmışsa, örneğin temel
buluntuları mevcutsa bunlar tescil edilebilir” dedi. Ancak Gezi
Parkı’nda herhangi bir kazı çalışması yapılmadı. Yukarıdaki 1939 tarihli
fotoğrafta, yıkımdan sonra Taksim Kışlası’ndan geriye ne kaldığına siz karar
verin.
Uluslararası Kültürel Varlıkları Koruma Araştırma
Merkezi’nin (ICCROM) eski genel müdürü Prof. Dr. Cevat Erder’in
sözleri dikkate değer:
“Rekonstrüksiyon yapı bir
kopyadır; tarihi eser değildir. Dünya, 1930’lardan beri tekrar inşa edilen
yapıları tarihi eser olarak tescillemiyor. Taksim Kışlası’nın yeniden inşasının
tarihi korumayla ilgili olduğunu sanmıyorum. Ama var olan ideoloji için uygun
görünüyor.”
Kurullar, olasılıkla sadece
fotoğraflara bakıp, varolmayan bir yapıyı bugün de tescil edebiliyor. (Bu
anlayışla İstanbul’un neredeyse yeniden inşa edilmesi gerekir.) Gelgelelim
varlığı daha somut belgelere (tapu, sultan fermanı ve bizzat yerini o kışlaya
bırakması çok mümkün görünen parkta da kullanılan Ermeni mezar taşları) dayanan
dev bir arazinin 1938’e kadar sahibi olanları “tescillemek”, 73 yıl sonra
sanırım kimsenin işine gelmiyor.
Kaynağı: soldefter.com
Bölümün son haberlerİ
Ermenistan hükümeti, 29 Kasım’ı Televizyon Çalışanları Günü olarak ilan etti.
ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisi Mark Libby, iki ülkenin Washington’un desteğiyle entegre bir su yönetimi planı üzerinde çalıştığını iddia etmişti.
Açıklamada, Ermenistan'ın idari bölgelerinde bulunan farklı ve benzersiz konuk evleri, sıcak misafirperverlikleriyle tatili unutulmaz kılacağı belirtildi.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Ali Alemdar. ''Ermenistan, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması adına kararlı ve vizyoner bir duruş sergiliyor.''
ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisi Mark Libby, iki ülkenin Washington’un desteğiyle entegre bir su yönetimi planı üzerinde çalıştığını iddia etmişti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi Mariya Zaharova bunu 27 Kasım'da düzenlenen haftalık basın toplantısında duyurdu.
Açıklamada, Ermenistan'ın idari bölgelerinde bulunan farklı ve benzersiz konuk evleri, sıcak misafirperverlikleriyle tatili unutulmaz kılacağı belirtildi.
Açıklamada, Azerbaycan halkının Artsakh’ın işgali için yaklaşık 15.000 kişi kaybettiği ancak bu süreçte hiçbir somut kazanım elde edemediği ifade ediliyor.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |