Toplum08:50, 20 Ocak 2014
Hrant Dink ve listelerce Ermeni
“Türkiye`nin siyasi bir sirke benzediği senelerde, doksanlarda, bir gece, dönemin sabahlara kadar süren açık oturum programında, tuhaf isimli bir adam vardı. “Artık ağaç dikmeyeceğim, çabuk yetişen bir şeyler yetiştireceğim toprağımda, domates gibi, maydanoz gibi… Fidanın ağaç olduğunu göremiyorum çünkü…” demişti. Devlet tarafından el konulan “Tuzla Ermeni Çocuk Kampı” idi bahsettiği. Kendi çocukluğunun geçtiği, karısına âşık olduğu, başka yetimlere babalık yaptığı, meyvelerini yiyemediği ağaçları olan kamp… “Rahatsızız, korkuyoruz, ayrımcılığa maruz kalıyoruz, haklarımızı savunamıyoruz.” diyordu. Şaşırmıştık, özellikle biz Ermeniler, böyle şeyler bir tek evde konuşulabilirdi, aslında konuşulmazsa daha da iyiydi, yerin kulağı vardı, ayrıca sokakta “mama” denmemeliydi.
Adam şimdi yüksek sesle bir şeyler anlatıyordu, Varlık Vergisi`nden, 6-7 Eylül, 20 sınıf birden askerlikten bahsetti, korkmuyordu ama sesi titriyordu, gözleri doldu bir an, ağlayacak gibi oldu, biz de. O gece gerçekten bir şeyler değişti, Ermenilerin sorunlarını adamın biri ilk kez yüksek sesle anlattı. Hrant Dink`ti adı. Agos`u kurdu. Evin içine kapanmış bir solucan gibi, medyada hakkında denenleri sessizce dinleyen ve isyan eden, yalan diyen ve bunu yüksek sesle dile getiremeyen Ermenilere ses olabilmek için. Yıllar hızlı geçti, Ermenistan`da Türkleri anlattı “Herkes ne olduğunu bilmiyor, sadece inkâr değil, tarihi insanlardan gizliyorlar.” dedi. Diaspora`ya anlattı “En sağlıklı düşünebilen biziz, biz onları tanıyoruz.” dedi. Türkiye ile ilişki istemeyen Ermenilere Ermenistan`ı hatırlattı. “Nefes alamıyor o ülke sizin kadar rahat.” dedi. Ama en çok Türkiye için yoruldu. AB ortaklığı için çok dil döktü, farklı olanların özgürlükleri için didişti. "Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için..." dedi. Hrant anlamak isteyenlere çok şey anlatabildi. Gerçekleri isteyenlere yeni kapılar araladı. Hedef gösterenlere ise ne yazık ki çok “yardımcı”. “Vatan- millet” türküleriyle çocuk zehirleyenlerin, “iç mihraklar” ve “hainler” olmadan siyaset yapamayanların uzun bir süre odağında oldu.
2006’nın son günleri, Agos`taki odasında konuşuyorduk. Kuşkuları vardı, ümitsiz değildi ama gözlerinde kaygı vardı. “Hedef gösteriliyorum, beni seçtiler.” dedi. Sesi sıkıntılıdan çok bıkkın gibiydi. 2007`de Hrant sırtından vuruldu. Agos önünde toplanan, televizyon ekranına sığmayan bir kalabalık, havada güvercinler, eşinin “Bebeklerden katiller yarattınız.” diye ağlayan sesi. Kara pankartlarla ‘Hepimiz Hrant`ız`. Hrant`ı birçok kişi açıkça hedef gösterdi. Çoğumuz ölümünden sonra, hedefin aslında Türkiye`nin demokratikleşme ve değişim süreci olduğuna inandık. Ermeni öldürmenin suç olamayacağına inanmak istemedik. Eline verdikleri bayrakla katille fotoğraf çektirmekten ne utanan ne de korkanların eninde sonunda gün ışığına çıkartılacaklarına inanmak istedik. Çoğumuzun bir günlüğüne “Hrant” olabileceğini ümit ettik.
Öyle olmadı. “Devletin” cinayet geleneğinin bir parçası ve devlet erkinin hemen hemen her katmanından “katılımcıları” olan cinayetin üzerinden tam 7 yıl geçti. Dink davası bir “iç güçler” pazarlığına dönüştü. Az sayıda ve sevimsiz “vatansever gençler” bir tutuklandı bir salıverildi. Ergenekon`un temel taşı olan bu cinayet ana davaya delil yetersizliğinden “birleştirilemedi.” Dink ailesi artık bu saçmalığa dayanamayıp davanın takibinde bizzat bulunmayacağını açıkladı.
Türkiye`de bazı şeyler değişirken, Hrant`ın değişmesini istediği şeyler aslında hiç değişmedi. Hükümet ve devlet vatandaşlarının “oldukları” ya da “olmaya çalıştıkları” listeleri tutmaktan vazgeçmedi mesela. Kodlamaya, fişlemeye yani insanları listelere çekmeye devam ettiler. Ermenileri, Kürtleri, Rumları, Yahudileri, Alevileri, solcuları, Ateistleri, Hıristiyanları, Müslümanları... Dua edenleri, etmeyenleri... Türk olduğunu söyleyenleri, Türk olduğunu sananları, Türk olmayı tercih edenleri, hayır sen dönmesin, gizli Ermenisin diye listeliyorlar…
Askerlerin “Gizlidir” ibaresi taşıyan talimatlarıyla, üst düzey istihbarat görevlilerinin emriyle ya da bir öğretim görevlisinin dilekçesiyle listeler oluşturulmuş, hâlâ da oluşturuluyor. Devlet mantığı ve zihniyeti bir türlü değişemiyor, dolayısı ile demokratikleşmiyor...
"Türk Tarih Kurumu, Ermeni meselesini araştıran öğrencileri fişlemiş" başlıklı haber ile Türk Tarih Kurumu`nun, Yükseköğretim Kurulu aracılığıyla üniversitelere yazı göndererek Ermeni meselesi üzerine çalışan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin isimlerini, çalışma başlıklarını ve iletişim bilgilerini istediği ortaya çıktı.
Uzun süredir “Türkiye`nin resmi tarihini doğrulayan, Türk birliğini savunan tezler yazdırılsın” gibi “masumca” uyarılar yerini artık “diğerlerini listeleyin” emrine bırakmıştı. Bir Ermeni`nin her halükarda çok yükseklere tırmanamayacağı bu uygulama neden yapılıyordu? Ermeni olmadıkları halde Ermeni`nin hakkını savunanları, Ermeni olmayan ‘hainleri` ortaya çıkarmak için. “1915`te ne olmuştur?” konusunu araştıran ve güzel şeyler olmadığını fark edenlere neler oluyordu? Tezin onaylanmaması dışında, bundan sonraki durumunuzu 1915`te yaşananları nasıl tanımladığınız şekillendiriyordu. Hatırlanacağı üzere Bülent Arınç, geçen ay “Ermeni soykırımı iddialarına” karşı ciddi çalışmalarının olduğunu ifade ederek, dünya ülkelerini kamu diplomasisi açısından etkileyebilecek çok özel faaliyetler yürüttüklerini, Başbakanlık`ta bir kurumun özel olarak yalnızca bu işle ilgilendiğini duyurmuştu. Bu bağlamda Türk Tarih Kurumu`nun da 2015 çerçevesinde çalışmalar yaptığı ortaya çıktı. Erdoğan birkaç gün önce 1915 için hazırlıklı olmalıyız dedi, yurtdışında bulunan tüm diplomatlara “Çalıştığınız ülkede 1915 ile ilgili gerçekleri anlatın” çağrısında bulundu.
Hrant`ın katillerinin korunması, gerçek suçluları bulmak için çaba harcanmamasının yanında, devlet mekanizması gayet güzel, saat gibi çalışmakta. İstihbarat devleti deyip geçmeyelim, fişlenenlerden ‘kötü` olanlar ıslah edilirken ‘yararlı` olanlar ile sistem kendini yenilemeye çalışıyor... Sistem ‘diğerini` seçebilmek ve ‘gerekeni yapabilmek` konusunda güçleniyor...“
Ermenihaber.am
Bölümün son haberlerİ
Ermenistan hükümeti, 29 Kasım’ı Televizyon Çalışanları Günü olarak ilan etti.
ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisi Mark Libby, iki ülkenin Washington’un desteğiyle entegre bir su yönetimi planı üzerinde çalıştığını iddia etmişti.
Açıklamada, Ermenistan'ın idari bölgelerinde bulunan farklı ve benzersiz konuk evleri, sıcak misafirperverlikleriyle tatili unutulmaz kılacağı belirtildi.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisi Mark Libby, iki ülkenin Washington’un desteğiyle entegre bir su yönetimi planı üzerinde çalıştığını iddia etmişti.
Ali Alemdar. ''Ermenistan, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması adına kararlı ve vizyoner bir duruş sergiliyor.''
Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi Mariya Zaharova bunu 27 Kasım'da düzenlenen haftalık basın toplantısında duyurdu.
Açıklamada, Ermenistan'ın idari bölgelerinde bulunan farklı ve benzersiz konuk evleri, sıcak misafirperverlikleriyle tatili unutulmaz kılacağı belirtildi.
Ermenistan Savunma Bakanlığı, Ermeni Silahlı Kuvvetleri’nin Jermuk bölgesindeki mevzilerden çekildiğine dair sosyal medyada dolaşan iddiaları kesin bir dille reddetti.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |