Toplum11:57, 23 Nİsan 2014
Ünlü oyuncu Arsinee Khanjian mektupla Türk halkına hitap etti
Günler önce “Ermenihaber” sitesi Ermeni Diasporası’ndan 16 isimin, Türkiyelilere
hitaben bir mektup kaleme aldığını bildirdi.
Türkiye’de çıkarılan
“Agos” gazetesinin başlattığı
girişimde Serj Tankian, Atom Egoyan,
Arsinee Khanjian gibi ünlüler yer alıyor.
Agos’ta yayımlanan
mektuplar tek tek dikatinize sunulur.
1958’te Beyrut’ta doğan Arsinee Khanjian’ın ailesi 1975 yılında iç savaşın başlamasıyla Kanada’nın Montreal kentine göç etti. Khanjian burada İspanyolca ve Fransızca dallarında aldığı lisans eğitiminin ardından, siyasal bilgiler alanında yüksek lisans eğitimine devam etti. Bu sırada tanıştığı ve evlendiği yönetmen eşi Atom Egoyan’la birlikte Toronto’ya yerleşti ve burada tiyatro oyunculuğu yapmaya başladı. Egoyan’ın 1984’te çektiği ilk filmiyle sinemaya geçiş yapan Khanjian, Egoyan’ın filmlerinin yanı sıra Avrupa, Kanada ve Amerika yapımı pek çok filmde rol aldı. Egoyan-Khanjian çifti, oğulları Arshile ile birlikte Toronto’da yaşıyor.
ARSİNÉE KHANJİAN:
Bundan tam da bir yıl evvel, Nisan ayıydı.
İstanbul’daydım ve Türk arkadaşım C.M., hazırladığı radyo programı için Osmanlı döneminin önde gelen Ermeni yazarı Zabel Yesayan’nın, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk Hükümeti elinde telef olmuş bir buçuk milyon Ermeni’yi anlatan ‘Among the Ruins’ (‘Yıkıntılar Arasında’) eserinden okumalar yapacağını söylemişti. Arkadaşım, barışma ruhuyla, halkımın inkârla kirletilmiş tarihini anlatan kitaptan pasajları ana dillerimiz arasında gidip gelerek, hem Türkçe hem de Ermenice birlikte okumamızı önerdi.
Radyoya doğru giderken, kentin her zamankinden daha fazla sayıda
Türk bayrağıyla donatılmış olduğunu fark ettim. Arkadaşım 23 Nisan’ın önemli
bir gün olduğunu, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğunu anlattı. Bu özel
günde, Türkiye Meclisi’ndeki koltukların başına çocuklar geçiyor ve sembolik
olarak bir günlüğüne ülkeyi onlar yönetiyormuş.
Biz radyoya vardığımızda, hemen önümüzde sekiz-on yaşlarında
güzelim bir grup belirdi yanı başlarında öğretmenleriyle. Kendilerine armağan
edilen bu özel günü kutlamak için bir okul gezisi düzenlenmişti. Çocukların
âdeta bulaşıcı bir kahkahası ve sevinç dolu gözleri vardı. Arkadaşımla
çocukları geride bıraktık, stüdyoya geçip ses teknisyenin karşısına kurulduk.
Ve vakit kaybetmeden Yesayan’ın kaleminden 1909 Adana katliamı tanıklığını
okumaya başladık.
O yayına kulak veren hiç tanımadığım dinleyicilere, bütün bu
trajik ve yürek parçalayıcı tasvirleri aktarmaktan bitap düştüm. Halkımın ve
atalarımın tarihini en ürpertici ayrıntısına kadar aktarırken bir yandan da
duygularımı kontrol altına almaya çalıştım. Sonra arkadaşım başladı
önündeki satırları okumaya. Bebeleri ağlayıp da saklandıkları yeri ele
vermesin diye kendi canından olanı boğazlayan analar gördüm.’’* O sırada, az
evvel gördüğümüz gruptaki çocuklar, kaydımızı dinleyebilmek için usulca kayıt
odasına girdiler. Birazdan bu çocukların kulakları neler duyacak düşüncesinden
dehşete kapılarak, oturduğum sandalye ve nefesim dar gelmiş halde arkadaşıma
döndüm. Arkadaşımın bakışları beni buldu, çocukları fark etti ve okumayı bıraktı.
İşte bu an için Tanrı’ya hep şükredeceğim.
Zira o anda, o masum çocukların her daim babalarının amellerinin
yükünü taşıyacağını, gelecek nesillerin atalarından kendilerine kalan bu mirası
göğüsleyeceğini de idrak etmiş oldum.
Bu masum çocukların çoğu, ortak tarihimizde benim atalarımın masum
çocuklarını kırıma uğratmış faillerin, bu kırıma seyirci kalanların ya da bunu
inkâr edenlerin torunuydular.
Hiçbir ana-baba, öğretmen ya da hükümet açıktan açığa inkâr,
kandırma, yanlış bilgi ve yalanlara dayalı bir öğreti içindeyken, milliyetçi ve
ırkçı ideolojiler uğruna olan biteni adice yok sayıp karanlığı savunurken, bir
korunma hakkı talep edemez. Sadece tek bir gün sembolik de olsa çocukların
ülkeyi yönetebilmesi için – bu ne kadar zor olursa olsun - hakikatin yanlarında
olması gerekir. Çünkü onlar için kurtuluş, özgürlük ve onur ancak artık toprak
olmuş atalarından acımasızca ve insafsızca miras kalan bu geçmişi affeden bir
gelecekte mümkündür.
Benim dedem Aristakes Erzurum’da doğmuş. 1915’te, beş yaşındayken,
gözleri önünde bir Türk askeri tarafından koparılan babasının kafasını incecik
dizleri üstünde taşımış. Kendi çocukları doğduğunda onlara ailesinin yok edilen
üyelerinin adlarını koymuş. Annesinin adı olan Marie, babasının adı olan
Krikor, erkek kardeşinin adı olan Nichan ve kız kardeşinin adı olan Zabel...
Zabel benim annemdir.
Ermenihaber.am
Bölümün son haberlerİ
Kanadalı gazeteci Neil Hauer, Yerevan’dan İstanbul’a turistik amaçlarla yaptığı seyahat sırasında Türkiye’ye girişinin yasaklandığını açıkladı.
Projenin uygulama tarihi 2025 yılının ilk çeyreğinde açıklanacak.
Meşhur ABD’li Ermeni miliyoner Alexis Ohanian, sosyal medya hesabında takipçilerine M.Ö. 95 yılına ait, Ermeni Kralı Büyük Tigran'ın tasvir edildiği nadir bir Ermeni sikkesi gösterdi.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Türk siyasetçi, Azerbaycan'ın kapkaç edindiği paraların Türkiye üzerine kullandığını, amcasının Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın elemanı olduğunu, Türkeş'in kendisini desteklediğini anlattı.
Fransa'nın Ermenistan Büyükelçisi Olivier Decottignies, X hesabından anlamlı bir paylaşımda bulundu.
Savunma kaynaklarına göre, ilk parti Pinaka füze sistemleri Ermenistan'a ulaştı. Pinaka, 80 km'nin üzerinde menzile sahip yüksek performanslı bir sistemdir.
Amerikalı pastör, Evanjelik Kilisesi üyesi Joel Tenney, İowa valisinin 24 Nisan'ı Ermenistan'ı tanıma günü ilan eden kararını da yayınladı.
Büyükelçi, Avrasya kıtasında eşit ve bölünmez bir güvenlik sistemi geliştirilmesi yönündeki çabalara Ermenistan’ın aktif katılımının beklendiğini ifade etti.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |