Soykırım07:56, 04 Temmuz 2018
Taner Akçam, Ermenistan’ın yeni dönemine dair izlenimlerini anlattı
Ermeni Soykırımı konusunda çalışmalarıyla bilinen Taner Akçam çalışmalarının yeni dillerde yayınlanması vesilesiyle Ermenistan'ın başkenti Yerevan'daydı. Bir dizi toplantı ve söyleşiye katılan, kitaplarını imzalayan Akçam yeni hükümet çevreleri ve yeni Dışişleri Bakanı Mnatsakanyan ile de buluştu.
Taner Akçam, Ermenistan’ın yeni dönemine dair izlenimleri, akademik açıdan soykırım çalışmalarındaki son durumu ve yeni hükümetin temsilcileri ile yaptığı temasları hakkında ''Agos''a konuştu.
Çalışmalarınızın İngilizce ve Ermeniceye çevrilmesi vesilesiyle Ermenistan'daydınız. Öncelikle çalışmalarınız çevrilmesi sonrasında nasıl yankılar aldınız?
Ermenistan ziyaretimin nedeni, ‘Naim Efendi Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları’ kitabının İngilizcesinin yayınlanması vesilesiyle, Ermenistan Amerikan Üniversitesi tarafından davet edilmemdir. Amerikan Üniversitesi dışında Erivan Devlet Üniversitesi’nde Türkoloji bölümü öğrencilerine Türkçe konuşma yaptım. Ayrıca da Khoren and Shooshanig Avedisian Okulu’nun mezuniyet töreninde konuştum. Ermenistan ziyareti esnasında, hemen tüm kitaplarımın Ermeniceye çevrilmiş olduğunu gördüm. Çevirisi yapılmamış iki kitap için de (‘Kanunların Ruhu’ ve ‘Naim Efendi Hatırat’ı) galiba ön anlaşmaları yapıldı gibi...
Akademik faaliyetler dışında, siyaset içinde aktif görev alan ve yakından izleyen birkaç arkadaşla çok yararlı bazı görüşmeler yaptım.
Seyahatiniz Ermenistan'da yeni yönetimin iktidara gelmesinin hemen sonrasına denk geldi. Gözlemleriniz neler, Ermenistan halkı nasıl bir ruh hali içinde, halk hareketinin kansız bir şekilde iktidara gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ermenistan bana şu anda Asterix ve Obelix çizgi romanını hatırlatıyor. Hikaye bilinir: Roma İmparatorluğu tüm Avrupa, Kuzey Asya ve Ortadoğu’yu işgal etmiştir ama Asterix ve Obelix’in yaşadığı Armorica bölgesinde tek bir köyü işgal edememiştir. Bu küçücük köy ufacık bir leke gibi durur İmparatorluk haritasında... Ermenistan bugün Asterix ve Obelix’in köyü gibi. Tüm dünyada [Rusya, Türkiye, ABD ve Avrupa] milliyetçilik ve ırkçılığın kol gezdiği, otoriter ve totaliter eğilimlerin siyaseti büyük ölçüde belirlediği bir ortamda, Ermenistan bu büyük haritada güzel bir leke gibi... Ülkede demokrasi ve özgürlük rüzgarları esiyor. İnsanlar, bazıları çok dikkatli ve çekingen olsa da büyük bir ümit içindeler. Bir şeyleri başarmış olmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
Sadece Türkçe-İngilizce günlük gazeteler ve konuyu bilenlerden dinlediklerimle sınırlı bilgi dağarcığımla gelişmeler hakkında “değerlendirme” yapmak istemem. Ama duyduklarımı aktarabilirim: kritik soru, Serj Sarkisyan’ın niçin iktidarı kolayca teslim ettiği, barışçıl geçişin nasıl sağlandığıdır... Üç temel gerekçe söylediler bana: 1) 23 Nisan’da istifa etmeseydi 24 Nisan kana bulanabilirdi ve bu Ermeniler için bir “kimlik imhası” anlamına gelirdi; soykırımın anma gününde Ermenilerin birbirleri ile çatıştıkları ve karşılıklı ölümlerin olduğu gibi bir resmi düşünsenize... Düşünmesi bile ürkütücü... 2) Rusya’nın, sivil direnişin kanlı bastırılmasını asla desteklemeyeceğini açık olarak söylemesi. Muhalefet, Rusya’ya Ermenistan dış politikasında bir değişiklik olmayacağı garantisi vermişti ve mevcut iktidarla sorunu “iç sorun” olarak tanımlıyordu. Rusya için halk desteği olmayan bir rejimi desteklemek yerine, halkın desteğini almış demokratik bir rejimle devam etmesi çok daha uygundu... 3) Evde kimse kalmamıştı... Herkes sokakta idi. Benim anladığım bir diğer husus da Nüfusun homojen (Ermeni ve Hristiyan) olması. Etnik-kültür kimlik bölünmeleri olmadığı için, ortak tavır almak daha da kolaylaşıyor.
Şu anda Ermenistan’da bizim Susurluk ve Ergenekon süreçlerinde yaşadıklarımız yaşanıyor, her gün yeni bir skandalla ortalık çalkalanıyor ve eski oligarkların çirkin ilişkileri ve yolsuzlukları gün ışığına çıkıyor. Tüm zorluklarına rağmen Paşinyan’ın, kurum ve kuralların çalıştığı, demokratik bir sistemi kurmada başarılı olacağı görüştüğüm insanların genel kanaati gibi... Bunun için ama Parlamentoyu arkasına alması gerekiyor ve erken seçim şart. Konuyu yakından izleyen bazı gazeteci arkadaşların bana aktardıkları arasında, Ekim’de muhtemel bir erken seçim olacağı bilgisi de vardı...
Susurluk ve Ergenekon dışında size benzerlik gibi görünen başka gelişmeler var mı?
Evet, aslında duyduğumda “Kılıçdaroğlu’nun beceremediği” diye bir yazı da yazmayı düşünmüştüm. Meğer Paşinyan Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’nden etkilenmiş ve kendisine onu model olarak almış. Muhalefetini “adalet yürüyüşü” olarak başlatmış ve ilk önce Gümrü’den Erivan’a yürümüş. Daha sonra da insanları sokağa çağırmış. Hükümetin sivil muhalefete saldırması üzerine de insanlara akşamları çanak-çömlek çalmalarını önermiş. Bu da sembolik bir direniş tarzı olmuş. Yani, Türkiye bazı sivil direniş tarzları ile bir örnek de teşkil etmiş. Burada görülen, Türkiye’de Kılıçdaroğlu’nun Paşinyan gibi siyasi cesarete sahip olmaması ve değişiklikten korkması galiba...
Temaslarınız sırasında Ermenistan'ın yeni Dışişleri Bakanı ve diğer yetkililer ile de görüştünüz. Özellikle Dışişleri Bakanı ile görüşmeniz nasıl geçti, Türkiye ile ilişkilere yönelik yeni bir yaklaşıma dair bir izlenim edindiniz mi? Keza Ermenistan Diaspora ilişkilerine dair yeni bir yaklaşım gözlediniz mi?
Yeni Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan ile ABD’den tanışırım. Birçok toplantıda aynı masaya oturmuştuk. Programımda kendisi ile görüşme yoktu. Çok yoğun olacağını ve bir akademisyen ile görüşmeye vakti olmayacağını biliyordum. Ben sadece, geldiğimden haberi olur ve ‘niye aramadı’ diye yanlış anlamasın diye, Ermenistan’da olduğumun ve göreve atanmasını kutladığımın kendisine iletilmesini istemiştim. Sağolsun, büyük bir incelik göstererek beni görmek istedi. Türkiye konusunda söyledikleri oldukça karamsar idi. Özetle, “Biz, protokoller sırasında söyleyecek her şeyimizi söyledik ve kullanabileceğimiz her argümanı kullandık ve sonuç ortada,” dedi. “Şu anda oyunu değiştirmeye yarayacak, söylenecek yeni bir şey yok. Konu tamamıyla Türkiye’nin sahasında ve onların elindedir.” Dolayısıyla, anladığım yeni bir açılım vb. beklemiyor. Bir tek hükümetler arası değil, daha önce TARC örneğinde olduğu gibi Track-II olarak bilinen, kapalı kapılar arkasından desteklenen, yarı-resmi girişimler de beklemiyor. Her iki ülkenin tabanından, sivil toplum örgütlerinden gelecek her türlü girişime ise sıcak baktıklarını, desteklediklerini söyledi.
Mesleğim gereği, kendisi ile daha çok Ermenistan’ın “soykırımların engellenmesi” konusundaki girişimlerini konuştuk. Bilindiği gibi, 11 Eylül 2015'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Ermenistan’ın girişimi ile 9 Aralık tarihini "Uluslararası Soykırım Kurbanlarını Anma, Onur ve Soykırım Suçunun Önlenmesi Günü" olarak ilan edilmişti. Anladığım bu yıl Ermenistan’da bu doğrultuda bazı etkinlikler düzenlenecek. Bakan, “Biz sadece kendimizle yapılanla değiliz, tüm dünyada soykırım ve kitlesel katliamlar ciddi bir sorundur ve engellenmesi yolunda ciddi çabalar harcanmalıdır. Biz Ermenistan olarak bu çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz”, dedi.
Ben de konu hakkındaki kanaatlerimi kendisiyle paylaştım, burada ayrıntısına giremeyeceğim, “kitlesel katliamlar ve engellenme imkanları” konusunda benim için de çok faydalı karşılıklı bir görüş alış-verişi oldu.
Ermenistan’da soykırım konusundaki akademik çalışmalar hakkında bir gözleminiz oldu mu?
Ziyaretim sırasında beni en çok ilgilendiren konu buydu. Ağırlıkla Amerikan Üniversitesi ve Devlet Üniversitesi Türkoloji bölümü ile bu konuları tartıştık. Benim gözlediğim, yeni genç ve dinamik bir akademik kuşağın oluşmakta olduğu... Bu kuşak henüz yeterli uluslararası bağlantılara sahip değil ve çalışmaları fazla bilinmiyor. Bunda çalışmaların Ermenice olmalarının yanı sıra, Batı’daki çalışmaları yakalayamamış olmak da bir rol oynuyor. Dolayısıyla, Batı’daki Ermeni soykırımı ve ilgili konuları çalışan akademisyenlerle Ermenistan Akademisi arasında ciddi köprüler kurmak gerekiyor. Kişi olarak bu konuda üstüme düşeni yapmak istiyorum. Bakalım...
Bölümün son haberlerİ
Cumhurbaşkanı Duda, Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına anıta çelenk bırakarak ve Ebedi Ateş’e çiçek koyarak saygı duruşunda bulundu.
Forum kapsamında, risk faktörlerinin tespit edilmesi ve bu faktörlere zamanında müdahale edilmesi konusundaki sorunlar ele alınacak.
Uluslararası Askeri Spor Konseyi liderliği ve Dünya Askeri Güreş Şampiyonası'na katılan ülkelerin heyet liderleri Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına saygı duruşunda bulundu.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Türk siyasetçi, Azerbaycan'ın kapkaç edindiği paraların Türkiye üzerine kullandığını, amcasının Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın elemanı olduğunu, Türkeş'in kendisini desteklediğini anlattı.
Fransa'nın Ermenistan Büyükelçisi Olivier Decottignies, X hesabından anlamlı bir paylaşımda bulundu.
Savunma kaynaklarına göre, ilk parti Pinaka füze sistemleri Ermenistan'a ulaştı. Pinaka, 80 km'nin üzerinde menzile sahip yüksek performanslı bir sistemdir.
Amerikalı pastör, Evanjelik Kilisesi üyesi Joel Tenney, İowa valisinin 24 Nisan'ı Ermenistan'ı tanıma günü ilan eden kararını da yayınladı.
Büyükelçi, Avrasya kıtasında eşit ve bölünmez bir güvenlik sistemi geliştirilmesi yönündeki çabalara Ermenistan’ın aktif katılımının beklendiğini ifade etti.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |