ERMENI HABER AJANSI

Ermenihaber.am ‘Meclisteki Ermeni’ adlı röportaj serisi çerçevesinde bu sefer ünlü Türk avukat Ercan Kanar ile konuştu.

Türkiye’de ifade özgürlüğünün kötü durumu, insan haklarının çiğnenmesi ve giderek daha da artan milliyetçilik duygularının bağlamında ünlü avukat Garo Paylan’a karşı yürütülen kovuşturmalara değindi.

Ercan Kanar Türkiye’de sol akımını temsil edenlerin, sosyalistlerin ve Kürtlerin davalarıyla daha çok ilgileniyor ve o davalardan elde ettiği büyük tecrübeyle biliniyor. 1990’lı yıllarda kendisi İnsan hakları derneğinin İstanbul şubesinin Başkanlığını yürüttü.

Öncellikle Ercan Kanar 2002 yılında AK Partinin iktidara geldiğinde Türkiye cezaevlerinde toplam 49.000 mahkum olduğunu, fakat şu anda cezaevleri nüfusunun yaklaşık 260.000’e ulaştığını hatırlattı.

“Şu anda Türkiyede tek kişilik patrimanyal bir dikta rejimi var.Başta ermeniler ,kürtler ve sosyalistler olmak üzere muhalif olan herkese "Düşmanla Savaş Hukuku"uygulanıyor. Türkiye dünyada ençok gazetecinin,avukatın,akademisyenlerin,öğrencilerin yargılandığı bir ülke durumuna geldi.”

Hukukçu, aynı zamanda Türkiye’de şu an tek kişilik patrimanyal bir dikta rejiminin var olduğunu ifade ederek bu rejimin varlığını sürdürebilmek için hükümetin ancak baskı, yasaklar ve ceza yollarına başvurduğunu ve en barışçıl gösteriler, protestoların polis tarafından aşırı şiddet ile engellendiğini vurguladı.

Ercan Kanar’a göre Garo Paylan’a karşı açılan davanın tamamen siyasi nedenleri var ve şu anda gerek devam eden kovuşturmaların,gerekse süren soruşturmaların büyük çoğunluğu kriminal bir unsur olmamasına rağmen, iktidarın siyasal opurtunizmi nedeniyle soruşturmalar ve kovuşturmalar devam ediyor.

“Yani uzun süredir çağdaş ceza hukukunda ceza sorumluluğu açısından temel şart olan "kusurlu irade artı tipe uygun fiil"rafa kaldırılmış durumda.Hukuka aykırıbir fiil olmasada eğer muhaliflik söz konusuysa kovuşturma ve cezalandırma için kafi bir sebep.Zihin taraması yöntemiyle davalar açılıyor.Yargı yürütmenin kılıcı olarak çalışıyor.Hukuki değil idari birim faaliyeti olarak  işliyor.”

Avukata göre Türkiye’de şövenist ve milliyetçi kışkırtmalar zirveye ulaşmış durumunda ve Devlet liderinin her sözü düşmalık, kin ve nefret yayıyor. Böylece Ercan Kanar son 20 yıl kapsamında Türkiye’nin en şövenist iktidarı döneminde bulunduğunu vurguladı.

“Yani iktidardın başı bu yönde karar verirse Garo Paylanında rahatca dokunulmazlığını kaldırır ve tutuklarlar.Tutuklanan diğer milletvekilleri gibi.Toplumsal tepki maalesef zayıf.Eğer önümüzdeki yerel s eçimlerde iktidar bloku ağır bir yenilgiye uğrarsa ve nihayet erken genel seçim yolu açılırsa yargı bürokrasisininde tavrı değişebilir.”

Bu konuda uluslararası toplumunun ve özellikle insan hakları örgütlerinin rolünü önemseyerek Kanar “Tabiiki uluslararası camianın,başta insan hakları kurumlarının,af örgütünün,sendikaların,BM insan hakları komiserliğinin,Avrupa konseyi insan hakları komiserliğinin,parlamenterlerin ifade özgürlüğünden yana partilerin güçlü sesler çıkarmaları gerekir” ifadelerine de yer verdi.