Röportaj13:16, 21 Mayıs 2021
Hayko Bağdat Ermenihaber.am'e konuştu: (III Bölüm) Türkiye’de Ermeni olmak
Okuyucularımıza İstanbullu Ermeni aydın, ünlü gazeteci, yazar Hayko Bağdat ile yaptığımız mulakatın ikinci bölümünü sunuyoruz. Bu bölümde Hayko Türkiye’yi terk ettikten sonra Avrupa’da başına gelenleri, yaşadığı güvenlik sorunları ve oradaki faaliyetlerini anlatıyor.
(Röportajın Birinci ve İkinci Bölümleri)
2016 yılından beri, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalan Bağdat Almanya’da yaşıyor. Demokrasi, ifade özgürlüğü, genel olarak insan hakları ve Ermeni Soykırımı’ı konularında ısrarcı ve fedakar mücadeleyle biliniyor.
- Türkiye’de Size karşı zulüm ve baskılardan başlıyalım. Neden Türkiye’den Almanya’ya gittiniz?
- 2016 yılından sonra, Türkiye’de darbe girişiminden sonra Türkiye’deki rejim (Erdoğan-MHP rejiminden bahsediyorum) büyük bir fırsat yakaladı. Bu fırsat Türkiye’deki artık zor durumda olan kalan muhalefeti de ezme fırsatı oldu ve Türkiye’de on binlerce insan bir anda baskıya maruz kaldı, pek çok gazeteci, sanatçı Türkiye’nin pek çok aydın insanı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı yada hapishaneye girdi. Bu bir genel durumdur. Yani genelde zaten böyleydi ve belki 100 binler çıktı Türkiye’den o süreçten sonra. Ayrıca, benim güvenlik sorunum çok arttı. Zaten koruma polisiyle yaşıyordum. Türkiye’de Türk koruma polisiyle yaşıyordum. Tahmin edersiniz ki çok rahat bir durum değil benim için bu. Tehditler çok fazla arttı, davalar çok uzun yıllara varan soruşturmalar haline dönüştü. Ben o dönemde ‘Salyangoz’ turnemin iki ayağını Londra ve Viyana’da yapacaktım. Oradan Berlin’e geldim. O sırada Can Dündar Özgürüz haber sitesini kuruyordu. Durumları konuştuk, karar aldık, iş te bulmuş oldum kendime, en azından bir işle çıkmak lazım çünkü. Ve Türkiye’den bir şekilde çıktım. Daha önce çıkp geldiğimde, bir kere çıktım ve döndüm, pasaportuma el koymuşlardı İstanbul havaalanında.
İşte o dönemin pasaporta el koyma uygulaması ilk uygulmalarından biriydi. Ve pasaportu da sonra geri aldım. İki arakadaşımız, Selina Doğan vardı o zaman CHP’den, Garo Paylan başta olmak üzere başka HDP’li vekil arkadaşlar bunu Meclis’te gündeme getirdi. Pasaportumu geri verdiler. Türkiye devleti pasaportu geri veriyorsa biraz da ‘git’ diyor zaten yani. Şöyle bir anlama geliyor. Ve çok ağır artık can güvenliği riskiyle beraber ülkeden çıkma zorunda kaldım ve Almanya’ya gittik.
- Ermeni olmak için mi sorunlar yaşadınız Türkiye’de yoksa siyasi bakışlarınızdan ve faaliyetlerinizden dolayı?
- Sanırım sizin de cevabını bildiğiniz bir konu, çünkü tabi siyasi bir kişiliğim var benim ve faaliyet gösterdiğim dönemde çok etkin bir gazetecilik görevi yapıyordum, çok fazla merkez medyada da vardım ve aslında Türkiye’nin rejimine muhalefet eden bir tarafım vardı. Сiz de biliyorsunuz hem böyle, hem Ermeni olunca beşe katlıyor her şeyi. Ermeni olmanın getirdiği daha fazla risk, daha fazla tehdit, daha fazla baskı oldu. Ama işte hakkımda açılan soruşturmalardan biri 301 mesela. 301 Hrant abiyi öldüren yasadır, onu hedef haline getiren. Yada terör örgütü propagandasıdır işte.
Dolayısıyla Ermeniliğimin benim üzerimdeki baskıları daha fazla baskı haline gelmesine çok büyük bir etkeni oldu tabi. Düşünün yani, işte sizi koruyan polis teşkilatı bir Ermeni’yi koruyor diye düşünerek nefret ederek yapıyor bu işi.Yani seni koruyana güvenmiyorsun bir kere. Dolayısıyla tabi ki nefes aldığımız her an Ermeni olmanın etkisini yaşamak zorunda kaldığımız bir dönemdi. Hala öyle yani. Ermenilik bu işin içerisinde... Yok ben Ermenilikten bahsetmiyorum Kürt sorunu anlatıyorum deseniz de fark etmiyor. Türkiye’de Ermeni meselesine bakış işte belli. Ben de ondan fazlasıyla nasibimi aldım.
-Sizin içi Almanya’da güvenlik sorunları var mı?
- Var. Ben zaten Türkiye’den çıkmadan 4 sene önceden koruma polisiyle yaşıyordum. Bir iki ufak saldırı girişimi de atlatmıştım. Almanya’ya geldiğimde ise bir de Can Dündar’la beraber, Can da sağolsun çok tehdit alan bir hayat yaşıyor. Can Dündarla da çalışmaya başlayınca zaten ‘yurtdışındaki hainler toplandı’ algısı çok büyük oldu. Sonrasında ise çok ciddi bir ihbar aldık Almanya’da benim hakkımda. O zaman Türkiye’de gündeme getirdiler arkadaşlar bu konuyu. Bu ihbar Ankara’da örgütlenmiş bir suikast planıydı ve 2-3 tetikçini Avrupa’ya çıktığı ihbarıydı. Almaya’ya gittikten bir sene içerisinde hemen sonrasında olan bir konuydu bu. Bu ihbarı Alman birimleri doğruladı, ve yaklaşık bir sene boynca sanırım Almanya’da koruma dereceleri var, en üste yakın bir korumayla, hatta magazin haberi oldu, hani çelik yelekle stand up oyununa çıkarak işte ne bileyim 7-8 korumalarla Paris’e, Almanya’ya, başka turnelere interpol korumasıyla gezerek bir dönem yaşadım. Bunun sebebi somuttu ama.Somut bir suikast ihbarıydı ve İnterpol’un doğruladığı bir ihbardı.
Onun dışında zaten çok Türkiyeli var ve biliyorsunuz ki AKP’nin Avrupa’da çok büyük bir çete faaliyeti var, konsoloslukların bile bir çete merkezi gibi kullanıyorlar. Alam veya Avrupa devletleri için iç güvenlik riski oluşturacak kadar büyük bir sorun bu artık Erdoğan rejiminin faaliyetleri. Hatta oradaki yapılarıyla o ülkeleri tehdit ediyor artık yani. Dolayısıyla tabi ki bütün sürgünler için söylüyorum aynı zamanda normal gündelik hayatta da büyük riskler var çünkü militarist hale gelmiş, örgütlenmiş çete unsurları da Avrupa’da çok yoğun, yani benimki hem somut hem genel olmak üzere bir güvenlik sorunu halinde devam ediyor. Yani güvenlik riski oluşturan bir rejim bu dünyada, biliyorsunuz birkaç sene önce Paris’t siyasi üç kadını öldürdüler işte Paris’in ortasında ve bu çok net MİT operasyonu olduğu belli. Başka operasyonlar da yapıyorlar, dolayısıyla evet Avrupa’daki ve dünyadaki muhalifleri Türk devleti rahat bırakmıyor.
İşte pasaportumu vermiyor, çocuklarımın pasaportu bitti onlara bile pasaport vermiyor, çünkü aklında pek çok yakalama kararı var ve soruşturma var.
- Siz bu coğrafyanın insanı olarak sanki koparıldınız buradan ve Avrupa’ya yerleştiniz. Geleceğinizi nerede görüyorsunuz, bu coğrafyada mı yoksa Avrupa’da mı? Bir de Avrupa’daki Ermeni toplumuyla bağlantılarınız var mı?
- Toprağından sürülmek, başka bir ülkede yaşamak zorunda kalmak, orada kök salmak, orda tutunmak e bu Ermenilik zaten. Bizim yüzyıllık tarihimiz bu zaten. Şahsen yaşamazsak ta kulağımızda, ruhmuzda, ailemizde, hikayelerimizde olan bir şey bu, hatta bazen CHP’li sürgün dostlar var, yada ne bileyim yeni sürgüne çıkmış dostlar var, diyorlar nasıl gidiyor sürgün, diyorum siz kendinize sorun biz tecrübeliyiz biz yüzyıllığız yani. Yani Kürtler 40 yıllık mesela, uyduruyorum. Dolayısıyla bu tarihçe bize süpriz olmayan bir durumdur ve özellikle Can Dündar’la olan işi noktaladıktan sonra Salyangoz oyunumla benim çok fazla gezme imkanım oldu. Yani neredeyse Rojova’dan Kanadaya, Amerikadan, Los Angeles’tan, New York’tan Viyana’ya bütün Türkiyelilerin olduğu yerlere hem Slayangoz oyunumun turnesi için hem de konferanslar için çok uzun 2 yıl boyunca gezme imkanım oldu ve gittiğim her yerde elbette bütün Ermeni yapılarıyla yani hiç bir siyasi ayırım yapmadan, yani hep var ya bizde o Taşnak, o Hınçak, o Bolsahay.
Hiç bir ayırım yapmadan çok fazla daveti icabet ettim, gittiğim ülkelerde gittiğimi duyan insanların yeni davetlerine icabet etim ve benim için çok büyük bir deneyim oldu. Yani hep o bahsettiğimiz yurtdışındaki Ermenileri daha iyi anlamak, onların içinde bulunmak, onlarla konuşmak fırsatım oldu, sadece Ermeniler değil. Bu yurtdışında olmanın avantajlarından birisi işte bütün ülkelerde yaptığım gezilerde başta Ermeniler, Kürtler, Aleviler, Türkiyeli bütün kesimler, bize yakın, bizi seven kesimlerle daha yakından tanışma fırsatım oldu ve bu benim için çok öğreticiydi.
P. S.
Sohbetimiz sırasında Hayko Bağdat Ermenistan vatandaşlığı için başvurduğunu da bildirdi. Sohbetten birkaç gün sonra Ermenistan pasaportu aldı. Bağdat bunun aslında Ermenistan’a yaptığı ilk ziyareti olduğunu fakat gelecekteki ziyaretler için bir hazırlık olduğunu ifade etti. Hayko’nun sözlerine göre Ermenistan pasaportu taşımak ülkenin sorunları ve dertleriyle ilgilenme konusunda daha da büyük sorumluluk getiriyor.
Hayko Bağdat'ın - 'Salyangoz' oyununun birinci ve ikinci bölümleri:
Bölümün son haberlerİ
İstanbullu Ermeni iş adamı, eski Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı, Ermenihaber.am'e Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirdi.
Ermeni kökenli belgesel sinemacı Negahan Uskan Ermenihaber.am'e “Sweet Home Adana” belgeselini, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Serra Akcan Ermenihaber.am'e 'Sevgili F' belgeselini, sinema sektörüne nasıl geçiş yaptığını, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Azerbaycan’ın bu kadar büyük bir askeri bütçesi, sadece Ermenistan’ın güvenliği için ciddi bir tehdit değil, aynı zamanda tüm bölgenin istikrarı için de bir tehlike teşkil etmektedir.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Bakü Büyükelçisi Mark Libby’nin sınır aşan su kaynaklarının yönetimi konusundaki açıklamasına yanıt verdi.
Altı obüsten oluşan ilk parti, Ermenistan'da dağlık arazi ve düz arazi de dahil olmak üzere kapsamlı testlere tabi tutuldu.
Bekçiyan Sırpazan, birkaç ay önce Almanya'dan İstanbul'a gelmişti ve bir süredir Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi'nde kalmaktaydı.
BBC'nin Ermenistan ziyareti sırasında çekilen tanıtım videosu, BBC TV kanalında yaklaşık 18 kez yayınlandı.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |