17:12, 15 Şubat 2022
Türk milliyetçi akımını temsil eden siyasetçi Ermenihaber.am'e Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesi hakkında konuştu
Ermenistan ve Türkiye’nin özel temsilciler atamasıyla başlayan Ermeni-Türk diyalog sürecini farklı açılardan gösterebilmek için Ermenihaber.am haber sitesi Türkiye ve Ermenistan’ın
siyasi, sivil ve bilim çerçeveleriyle röportajlar serisi hazırlıyor.
Ermeni ve Türk okuyucuların dikkatine farklı çerçevelerden insanların
Ermeni-Türk normalleşme sürecine ilişkin birbirinden farklı, bazen birbirine
zıt düşünce ve yaklaşımlarını sunacağız.
Bu sefer sorularımızı Türk "Bozkurtlar" örgütünün siyasi kanadı olarak tanınan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) üyesi Hasan Okta'ya yönelttik.Kendisi Ermenistan'daki gelişmeleri aktif olarak takip ediyor, aynı zamanda Ermeni-Türk ilişkileri de analiz ediyor.
Kısa Biyografi:
Hasan Oktay, İstanbul Üniversitesi Tarih Fakültesi'nden mezun olmuştur. Van "Yüzüncü Yıl" Üniversitesi'nde çalıştı.
2002-2005 Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin bir şubesi olan Ermeni Araştırmaları Merkezi'ne başkanlık etti.
2004'te Ermenistan'ı ziyaret etti, bir çok sivil toplum kuruluşunun temsilcileriyle bir araya geldi. Ermeni-Türk ilişkilerini geliştirmek için çalıştı. 2009 yılında Kafkasya Stratejik Analiz Merkezi'ni (KAFKASSAM) kurdu ve şu anda Başkanlığını yürütüyor.
Daha önce Milliyetçi Hareket Partisi'nin yönetim kurulunda görev yaptı.
- Türkiye'deki farklı siyasi güçlerin Ermenistan ile ilişkiler konusunda farklı tutumları var. Partinizin yaklaşımının diğer güçlerin yaklaşımlarından farkı nedir sizce?
- MHP’nin Ermeni ve Ermeni meselesine, Ermenistan meselesine yaklaşımı Türkiyre’deki diğer partilere göre çok açık ve nettir. İkircikli davranmaz, Ermeniyi ötekileştirmez, vatandaşlık bağını oldukça önemser ve buna göre bir politika geliştirir. Burada en önemli kıstas ölçü ise açıklık ve vatandaşlık hukukudur. MHP kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş karşıtları tarafından sürekli kara propaganda ile farklı gösterilmesine rağmen Ermenistan kurucu Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan ile yaptığı görüşmeler ve gündeme getrilen konular bugün bile gündeme getirilememektedir. Türkeş meselenin çözümü için elinden gelen gayreti sürekli canlı tutmuştur. İktidarda olmamasına rağmen sürekli muarızları tarafından ırkçılık ile suçlanmasına rağmen Türkeş ve kurduğu parti olan MHP ilkeli bir yaklaşım ile Ermenistan Türkiye ilişkilerinin düzelmesini isteyen belki de tek partidir. Bu konuda Ter-Petrosyan ile Türkeş’in görüşmeleri Can Dündar tarafından basında yazılmış ve o gün ortaya konan süreç dediğim gibi bugün bile tüm olumlu gelişmelere rağmen hala ortaya konamamıştır.
MHP Ermenistan’ı bağımsız bir devlet olarak görür ve komşuluk ilişkileni iyi niyet kapsamında değerlendirir. Ermenistan’ın bölgesel barışa katkı sağlamasını bekler ve özellikle bu konuda Ermenistan’ı yakından takip eder. Bu bağlamda şahsımın Ermenistan gezileri çok olmuştur. Birçok STK vakıf dernek ile görüşmeler sağlanmış, Türkiye’de yayın yapan kafkassam.com internet sayfasında Ermenice yayın yapılmaktadır. İstanbul Ermeni cemaatinin çıkardığı yayınlar dışında ilk ve tek Ermenice yayın yapan kafkassam MHP’ye yakınlığı ile bilinen bir strateji merkezidir. Ayrıca, Ermenistan’da kapalı devre yayın yapan “defter” dergisinde ve MHP’ye yakınlığı ile bilinen Devlet dergisinde “ERMENİSTAN, ERMENİ SORUNU VE MHP” isimli yazıda bir çok konuya temas edilmiştir. Bu dediklerimize itibar edilse idi şimdi 44 günlük savaşta her iki tarafın kayıpları söz konusu olmadan barış tesis edilebilmiş olacaktı. Bizim Ermenistan ziyaretlerimiz Ermenistan’da geniş yankılar bulmuştu.
- Bildiğimiz gibi, geçmişte Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri ön koşulsuz normalleştirmeye yönelik girişimler oldu, ancak başarılı olamadı. Sizce Türkiye, süreçte yeniden bir çıkmaza girmemek için hangi adımları atmalıdır?
- Ermenistan’ın Türkiye’den beklentileri basına yansıyan beklentiler değil, Ermenistan’ın kendi ayakları üzerinden bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürme sürecinde Türkiye’nin iyi niyet ve komşuluk hukukuna göre davranmasını beklemektir. Bunun dışında göreceli kavramlar ile Ermenistan’ın Türkiye’den her hangi bir beklentiye girmesi Ermenistan’ın devletleşmesine ve Ermeni halkının milletleşmesine sürekli engel çıkartmaktadır. Ermeni tarihini bilmeyenlerin Ermenilere bir tarih dayatması yaparak Ermenilerin son 200 yıldır çektiklerine bakmayarak oluşturdukları idialar üzerinden tıkanma noktasına gelen Ermenistan için Paşinyan son derece önemli bir şanstır. Ermeniler bu şansı geçmiş dönemlerin donmuş ve Ermeni halkına bir fayda sağlamayan iddialar ile geçirilecek zamanı yoktur. Bu Ermenistan ile ilgili yaptığımız ikaz ve eleştirinin bir fazlasını da Türkiye için yapmak mümkündür.
Türkiye ve Türkler için Ermeniler bin yıllık bir birlikte yaşama pratiğinin kazandırdığı komşular hatta iki ayrı dine mensup bir millettir denilebilecek ortak kültürel atmosfer söz konusudur. Türkler ve Türkiye için Ermenistan ve Ermeniler vaz geçilmez komşudur. Bu bağlamda Türkiyenin Ermenistan’a hiçbir şart koşmadan açık yüreklilik ile kesintiye uğramış ilişkileri yeniden tesis etmelidir. Ermenistan adına ileri sürülmesi beklenen şartların Paşinyan’ın deyim ile Ermenistan halkının şartları değil tuzu kuru diasporasın bulunduğu ülkelerin dayatmasıdır. Ermeni halkı artık başkaları adına yaşamayı bırakacaklar kendi gerçeklerini yaşamak zorundadırlar. Ermenistan ve Ermeni halkı Stalin Rusyası’nın Türkiye’ye karşı bir ileri karakolu değil, bilakis Türkiye’ye en yakın komşudur. Bu psikolojiyi değiştirmek gerekir Ermeni halkı artık hak ettiği bağımsızlığı kendi tarihi ile barışarak yaşamak zorundadır.
- Sizce Türkiye'de bu konuda toplumun algısı, özellikle 44 günlük Karabağ savaşından sonra ne gibi değişikliklere uğradı, yani Ermenistan ile daha iyi ilişkiler için kamuoyunda bir talep var mı?
- İlk Karabağ savaşı Ermeni halkının savaşı değildi. SSCB dağıldığında Stalinist bir mantık ile Rusya Ermenistan’ı ileri karakol olarak kulllanmaya devam etmek istedi ve Ermenistan’ın sırtına Ermeni halkının sırtına Karabağ diye bir yük yükledi. İkinci vatan devletimiz diye Dağlık Karabağ ve işgal edilen 7 Azerbaycan rayonu Ermenistan’a hiçbir fayda sağlamadı. Ermenistan bu yükün altında sürekli ezildi ve Ermeni hallkı sürekli fakirleşti. Ermenistan nufusu her geçen gün azaldı ve Ermenistan’da gelecek göremeyen bir çok Ermeni aile Ermenistan’ı terk etti. 27 Eylül 2020 de başlayan ve 44 gün süren 2. Karabağ savaşını yakından takip ettik. Öncelikle bu savaş olmadan barış yolu ile çözülmesi gereken bir pozisyondu. Her iki devletin toplamda 10 bin genci bu anlamsız savaşta öldü. Binlerce ailenin ocağına ateş düştü. Savaşın soğuk yüzünü hem Azerbaycan hem de Ermenistan birlikte yaşadılar. İlk ihtilaf Dağlık Karabağ yüzünden çıkmış ve Ermenistan Rusya adına bu savaşa mecbur edilmiş ve dağlık Karabağ’ın dışında 7 rayon 30 yıl işgal altında tutulmuştu. 44 günlük savaş sonunda yine Dağlık Karabağ Rus barış gücü adı altında bu sefer Rusya’nın kontrolüne bırakıldı. Rus barış birliklerinin Dağlık Karabağ’dan ne zaman çekileceği belli değil.
İşte bu noktada Türkiye 44 günlük savaşın sonunda Ermenistan’ın ve Azerbaycan’ın artık barışmaları gerektiği birilerinin adına südürülen bu anlamsız savaşın bitmesi gerektiği konusunda harekete geçerek önce 6’lı görüşmeyi teklif etti ve sonra da Türkiye Ermenistan görüşmeleri başladı. Türk toplumu ve kamuoyu Türkiye Ermenistan ilişkilerinin yenidn başlaması konusunda son derece hassas ve beklentisi yüksektir. Ön koşulsuz bir an önce ilişkilerin başlaması gerektiğine inanan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Fakar bu görüşmeleri engelemek isteyenler ön şart adı altında göreceli kavramları ileri sürerlerse bundan en çok zarar görecek olan Ermenistan ve Ermeni halkı olacaktır. 10 Ekim 2009 da imzalanan Zürih prptokolleri acemice hazırlanmış ve provakeye açık metinler üzerinden bir barış denemesi yapılmış ve hayata geçmeden devre dışı kalmıştı. Şimdi daha temkinli ve daha mantıklı bir şekilde karşılıklı hiçbir ön ve son şart ileri sürmeden Türkiye Ermenistan hatta Azerbaycan ilişkileri bir an önce başlamalıdır. Türk kamuoyu buna hazırdır.
- Özellikle Ermeni Soykırımı konusunu da ele aldığımızda, Ermenistan ile Türkiye arasındaki diyalog sürecinden beklentileriniz nelerdir? Bir politikacı olarak Ermenistan ile ilişkilerin önemi sizin için nedir?
- Ön ve son şart olmadan Türkiye Ermenistan ilişkileri yeniden kurulmalıdır. Ermenistan’da bu ilişkilere şüphe ile yaklaşan geniş bir kitlenin varlığı iktidarı korkutmamalıdır. Dün 44 günlük savaşta Ermenistan’ı yalnız bırakanlar ve onlardan medet umanlar bu gün Türkiye ile Eremenistan’ın iyi niyet üzere ilişki kurmasına diyecek sözleri olmamalıdır. Ermenistan’ın yeni bir macerayı kaldıracak mecali yoktur. Bu Ermenistan’ın yenildiği yok olduğu manasında algılanmamalıdır. Ermenistan yenilerek galip gelmeyi öğrendi bu savaşta. Ermenistan bu 44 günlük savaşta bir çok gencini kaybetti ama yeni bir Ermenistanın doğuşuna şahitlik etti.
Eski bildik ezberler ile Stalinist karakol bekçiliği anlayışı ile Güney kafkasyada devlet olunamayacağı artık Ermeni halkına aşikar oldu. Ermenistan’a dayatılan tüm seçenekler 44 günlük savaş boyunca tükendi ve Ermenistan artık kendi ayakları üzerinde durabilecek kendi kararlarını alarak yürüme fırsatını yakaladı. Ermeni aydınlar Türkiye korkusu pompalamadan halkın ferasetine güvenerek oluşacak yeni komşuluk stratejisine argüman geliştirmeliler. Eski bildik marjinal korkuların Ermeni halkına hiçbir şey kazandırmadığı gibi binlerce gencin ölümüne de sebep oldular. Şimdi karar zamanı ya eski bildik hastalıklar ile Ermeni halkını karanlık dehlizlerde heba olmasını sağlayacaklar ya da 200 yılık kabustan uyanacaklar ve Türkiye Ermenistan komşuluğunu yeniden tesis edecekler. Bunda Türk devletine ve milletine de çok sorumluluk düşüyor.
Not:
Hasan Oktay ona yönelttiğimiz sorulara parti adına değil, milliyetçi bir kiişilik olarak şahsen kendi adına cevap verdiğini ve Ermenistan-Tirkiye ilişkileri hakkında kendi düşüncelerini ifade ettiğini belirtti.
DİKKAT!
Röportajda yer alan tartışmalı ifadeler, editör kadrosunun görüşleri ile örtüşmeyebilir. Fikirlerin içerik açısından editoryal müdahale olmaksızın tam olarak yayınlanması, aşağıdaki amaçlar için temel öneme sahiptir:
1. Okuyucularımıza Türkiye ve Ermenistan'ın siyasi ve sosyal toplumunun farklı düşünce ile yaklaşımlarını ve Ermeni-Türk diyalog sürecine yönelik tutumu gösteriyoruz.
2. Okuyucalarımıza Türkiye'deki hem Ermeni karşıtı duyguların hem de yapıcılığın dinamiklerini göstermeye çalışıyoruz.
3. Ve nihayet gazetecilik davranış kurallarına uygun davranmaya çalışıyoruz.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Bakü Büyükelçisi Mark Libby’nin sınır aşan su kaynaklarının yönetimi konusundaki açıklamasına yanıt verdi.
Altı obüsten oluşan ilk parti, Ermenistan'da dağlık arazi ve düz arazi de dahil olmak üzere kapsamlı testlere tabi tutuldu.
Bekçiyan Sırpazan, birkaç ay önce Almanya'dan İstanbul'a gelmişti ve bir süredir Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi'nde kalmaktaydı.
Ermenistan’da "Yüksek Konsey" adlı parlamento kulübü, Nikol Paşinyan'ın açıklamasını kabul edilemez bulduğunu belirten bir bildiri yayımladı.
ARMSAT-1, Ermenistan'ın ilk uydusu olarak 2022 yılında fırlatılmış ve o zamandan beri çeşitli alanlarda veri sağlamaktadır.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |