Röportaj15:42, 22 Mart 2022
Ermenihaber.am'e konuşan Türk gazeteci Fehim Taştekin, Ermenistan-Türkiye diyalog sürecine değindi
Karşılıklı özel temsilcilerin atanmasıyla Ermenistan ve Türkiye arasında başlayan diyalog süreci konusunda Ermeni Haber Ajansı Türkiye’deki siyasi çerçevelerinden farklı isimlerle, sivil toplumu temsil eden şahıslarla röportajlar gerçekleştiriyor.
Türkiye’deki siyasi çerçevelerin ve genel olarak toplumun bu konuda ne düşündüklerini okuyucularımızın dikkatine sunmaya çalışacağız.
Bu röportajı gazeteci ve araştırmacı yazar Fehim Taştekin ile gerçekleştirdik.
Fehim Taştekin Kimdir?
1972’de Erzurum’un Oltu ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te muhabir olarak başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Bir dönem Ajans Kafkas’ın kurucu editörü olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya dek İMC TV’de dış politika programları yaptı. Gazete Duvar ve Al Monitor’da köşe yazılarına devam ediyor. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
- 2020 yılında yaşanan 44 gün savaşından yaklaşık bir yıl sonra, Ermenistan ve Türkiye'nin özel temsilcilerinin atanmasıyla bir çözüm süreci başlatıldı. Bunun ve önceki süreçler arasındaki temel farklar nelerdir?
- Şimdiki müzakereler 2020’deki savaşın oluşturduğu yeni koşullar üzerinden yürütülüyor. Çözümün zeminine dair parametreler önemli ölçüde değişti. 2009’da İsviçre ve Batılı ülkelerin kolaylaştırıcı ya da arabuluculuk rolü vardı. Şimdi Türkiye ve Ermenistan özel temsilciler atayarak süreci doğrudan kendileri yönetme iradesi sergiledi. Tabi bu sefer Rusya da doğrudan işin içinde. Taraflar arasındaki ilk görüşmenin Moskova’da başlaması farklı bir dinamiğe işaret ediyor. Rusya’nın dahil olmadığı bir sürecin Kafkasya’da yol alabilme şansı yok. 2009’da normalleşme protokolleri imzalanırken süreci ilerletmenin önünde mayınlar vardı.
Nitekim Erdoğan, Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’na seslenirken protokollerin onay sürecinin tamamlanmasını “Karabağ ve rayonlardaki işgalin bitmesi” şartına bağlamıştı. Ermenistan tarafında da Anayasa Mahkemesi süreci sabote eden bir müdahale aracı gibi devreye sokuldu. Aslında iki taraf da ne psikolojik ne de siyaseten yeni bir başlangıç yapmaya hazır değildi. Erdoğan yönetimi Batı’nın desteğini çok önemsiyordu. Washington’daki olumlu havanın sürmesi onun için önemliydi. Kıbrıs ve Ermenistan’da önceki hükümetlerden farklı daha cesur adımlar atmak Erdoğan’ın Batı ile uyumunun en temel nedenleriydi. Fakat Erdoğan ikili çıkarların da etkisiyle Azerbaycan’a rağmen adım atamayacağını da göstermiş oldu.
- Mevcut aşamada Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini gerçekçi buluyor musunuz? Eğer buluyorsanız hangi gerçeklere dayanarak öyle düşünüyorsunuz, eğer gerçekçi bulmuyorsanız sebepleri nelerdir sizce?
- Türkiye açısından bakıldığında Ermenistan’la normalleşmenin önünde ilan edilmiş temel engel kalkmış oldu. Bu engel Azerbaycan rayonlarının Ermenistan’ın kontrolünde olmasıydı. Rayonlar el değiştirdiğine göre Erdoğan’ın artık bir bahanesi kalmadı. Elbette Erdoğan’ın Azerbaycan’ın tutumunu tamamen gözardı ederek Ermenistan’la el sıkışacağını söylemek istemiyorum. 2020’de imzalanan ateşkes anlaşmasının koşullarının hayata geçirilmesi önem kazanıyor.
Başta Nahçıvan-Azerbaycan arasındaki Zengezur koridoru olmak üzere ulaşım hatlarının açılması sürecin ilerlemesi açısından temel bir mesele olarak duruyor. Ankara bu koridor açılmadan Ermenistan’la sınırları açıp diplomatik ilişkileri başlatabilir mi bundan emin değilim. Azerbaycan’la askeri boyut kazanan ortaklık Ankara’da çok önemseniyor. Haliyle 2020 anlaşmasının hayata geçirilmesi ile Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci arasında bir paralellik gözetilecektir. 2009’dan farklı olarak Ermenistan ve Türkiye için teşvik edici unsurlar bu sefer daha fazla. Taraflar oyunu ‘kazan-kazan’ mantığına göre kurmak istiyor.
Ermenistan savaşta kaybeden taraf olarak durumu bir şekilde telafi eden siyasi-ekonomik sonuçlar almak durumunda. Türkiye’nin koridorlara yüklediği stratejik anlam da çok yüksek. Erdoğan’ın Hazar ve Asya bağlantılı hayallerine kavuşması için Ermenistan’la ilişkilerin kurulması gerekiyor. Tabi burada zorlayıcı başka faktörler de var. Ermeni soykırımının uluslararası alanda artan oranda tanınıyor olması Türkiye’yi çok köşeye sıkıştırdı. ABD ve Avrupa ile ilişkilerde bu meselenin bozucu bir faktör olmaktan çıkarılması isteniyor. Ama gerçekçi olmak lazım; Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesi Ermeni soykırımı ile ilgili tartışmayı ya da uzlaşmazlığı sona erdirmeyecek. Türkiye’nin bu konudaki tutumu giderek milliyetçi tepkilerle örüldü.
Taraflar orta yol bulmaktan çok uzaktalar. Türkiye’nin tarihiyle yüzleşme konusundaki problemi çok büyük. Ermeni diasporasının hassasiyetlerinden çok fazla bağımsız olarak iki ülke ilişkilerini daha korunaklı bir alanda tutma hesabı çok gerçekçi gözükmüyor. Sadece iyimser bir bakış açısından gidersek Ermenistan’la dostane ilişkiler kurulursa Ermeni soykırımı ile ilgili tartışma da belki inkarcı bir çizgiden daha anlayışlı ve makul bir zemine kayabilir. Elbette bir günde havanın değişmesi mümkün değil. Siyasi atmosfer çok belirleyici; toplumlar devlet katındaki havanın değişmesine paralel olarak yeni duruma hızlıca adapte olabiliyor. O yüzden önce siyasi bariyerler yıkılmalı.
- Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesinden ne beklenebilir, yani ilişkilerin normalleşmesi ne sonuçlar doğurabilir?
- Öteden beri Ermenistan’dan Türkiye’ye bir kapı açılmasının Kafkasya’nın stratejik dengelerini de etkileyeceği yönünde bir hesap var. Amerikan yönetimleri de Türkiye-Ermenistan normalleşmesini potansiyel olarak Erivan’ın Moskova’nın gölgesinden çıkaracak bir formül olarak görme eğiliminde. Belki Ankara’nın 2020’de savaştaki rolüne rağmen Paşinyan’ın Türkiye-Ermenistan normalleşmesine olumlu yaklaşmasının arkasındaki motivasyonlardan biri de bu. Fakat burada Türkiye’nin müdahalesinin paradoksal bir sonuç doğurduğunu da unutmayalım. Savaş Türkiye’nin Kafkasya’daki rolünü artırdı, özellikle askeri olarak denkleme girdi ve Azerbaycan üzerinde de etkili bir pozisyon yakaladı. Fakat bu müdahalenin sonucunda ateşkesi sağlayan Rusya oldu ve Ruslar askeri olarak tekrar bölgeye geri döndü. Ateşkes anlaşmasındaki koşulları yerine getirme konusunda da Rusya’nın belirleyici rolü ve sorumluluğu var.
Yani Moskova’ya rağmen Azerbaycan-Ermenistan ya da Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni bir başlık açmak zor. Atılacak her adımda Rusya’nın eline bakmak durumunda olan üç başkent var. Temel sorun Moskova, Erivan’ın Türkiye üzerinden dünyaya açılmasına ne kadar gönüllü olacak? Rus etkisinin altını oyacak bir gelişmeye izin verir mi? Elbette kazan kazan formülü Rusya için de geçerli. Anlaşmanın Rusya’yı memnun edecek koşulları da yerine getirildiğinde ve Türk-Rus ilişkileri gelişme trendini korumaya devam ettiğinde belki çekinceler gerileyecektir. Burada atlanmaması gereken bir diğer faktör İran. İran savaştan sonra dengenin kendi aleyhine döndüğünü gördüğünden çok sert tepkiler verdi. Koridorlar meselesi bir bütün olarak bölge ülkelerinin çıkarlarını hesaba katmazsa, sözgelimi İran-Ermenistan bağlantısı güvenceye alınmazsa Tahran da bozucu bir faktör olarak devreye girecektir. Ukrayna’daki savaşa bağlı olarak yeni enerji koridorları kavgası da yeniden alevlendi ve Kafkasya’daki duruma bakışa yeni bir açı da eklenmiş oldu. Sanırım özellikle Amerikan ve Avrupa kanadı Türkiye-Ermenistan normalleşmesine eskisinden çok daha fazla önem atfedebilir.
- Üst düzey Türk yetkililer, bir yandan sürecin ön koşulsuz devam ettiğini dile getirirken aynı zamanda Azerbaycan ile koordineli bir şekilde adım attıklarını belirtiyorlar. Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecinde Azerbaycan faktörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Azerbaycan Karabağ’ın statüsü ve Zengezur koridoru meselesinde ısrarcı olacaktır. Bu iki konuda gelişme olmadan Türkiye’nin Ermenistan’la yeni bir sayfa açmasını istemezler diye düşünüyorum. Fakat teknik olarak Türkiye’nin Azerbaycan’ın itirazını dikkate alırken öne sürdüğü gerekçe artık ortadan kalkmış durumda. Azerbaycan’ın sanılanın aksine Türkiye ile Rusya arasında daha dengeli bir siyaset izlediği biraz gözardı edilen bir durum.
Aliyev’in tam da Ukrayna’ya askeri herakatın arifesinde Moskova’da Putin’le imzaladığı strajik ortaklık anlaşması Bakü’nün kuzey komşusunu ne kadar gözetme ihtiyacı duyuğunu gösterdi. Sonuçta herkes kendi çıkarlarına göre hareket ediyor. Türkiye’nin dikkate aldığı doğalgaz gibi stretejik bazı meseleler var. Bunun yanı sıra savaştaki olağanüstü desteği nedeniyle Azerbaycan’ın Türkiye’ye büyük bir minnet borcu oluştu. İlişkilerde denge artık farklı bir yerde kurulacaktır. Ankara istediği takdirde Azerbaycan’a Ermenistan’la ilişkilerin çok elzem olduğunu söyleyebilecek konumda. Tabi isterse.
- Rusya-Ukrayna çatışmasının Güney Kafkasya bölgesi için olası sonuçları açısından bir tahmininiz varmı? Sizce Türkiye-Ermenistan sürecini etkileyecek mi?
- Ukrayna savaşının yol açtığı tepkiler Rusya’yı yakın çevre ülkeleri ya da periferiyle ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye zorlayabilir. Rusya Ukrayna’ya saldırının yanıtının Kafkasya’dan verileceği yönünde ciddi kuşkulara saplanabilir. Rusya epey zamandır Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan olmak üzere yakın çevrede ‘güvenli çember’ oluşturma siyaseti güderken karşılıklı bağımlılığı artıracak yollar arıyordu. Karşılıklı ticaret, sınırların güvenliği, terörle mücadele gibi ortak zemin arayışı vardı. Bu bir anlamda eski Sovyet ülkelerinin egemenliğine saygıyı gerektiriyordu.
2008’de Gürcistan’daki savaş kışkırtıcı nedenler dikkate alındığında farklı bir yerde ele alınabilir. Ukrayna savaşı, Rusya’nın çevreyle ilişkilerinde ciddi bir sapmaya işaret ediyor. Bu sapma Güney Kafkasya’da da kendini gösterir mi? Yani daha müdahaleci bir politika ortaya çıkar mı? Temel soru bundan sonra bu. Elbette Rusya’nın her bir ülkeyle ilişkilerinde farklı faktörler belirleyici. Hiçbiri aynı kefede değerlendirilemez. Bundan sonra Rusya’nın Gürcistan’ın Batı ile entegrasyon programlarına bakışta algı kuşku ya da endişeden tehdit boyutuna kayacaktır. Ermenistan’ın Türkiye’ye yaklaşmasına da daha kuşkucu bakma ihtimalleri yüksek. Azerbaycan’da Aliyev iktidarından daha emin oldukları kanaatindeyim.
DİKKAT!
Röportajda yer alan tartışmalı ifadeler, editör kadrosunun görüşleri ile örtüşmeyebilir. Fikirlerin içerik açısından editoryal müdahale olmaksızın tam olarak yayınlanması, aşağıdaki amaçlar için temel öneme sahiptir:
1. Okuyucularımıza Türkiye ve Ermenistan'ın siyasi ve sosyal toplumunun farklı düşünce ile yaklaşımlarını ve Ermeni-Türk diyalog sürecine yönelik tutumu gösteriyoruz.
2. Okuyucalarımıza Türkiye'deki hem Ermeni karşıtı duyguların hem de yapıcılığın dinamiklerini göstermeye çalışıyoruz.
3. Ve nihayet gazetecilik davranış kurallarına uygun davranmaya çalışıyoruz.
Bölümün son haberlerİ
İstanbullu Ermeni iş adamı, eski Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı, Ermenihaber.am'e Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirdi.
Ermeni kökenli belgesel sinemacı Negahan Uskan Ermenihaber.am'e “Sweet Home Adana” belgeselini, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Serra Akcan Ermenihaber.am'e 'Sevgili F' belgeselini, sinema sektörüne nasıl geçiş yaptığını, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Ermenistan’da "Yüksek Konsey" adlı parlamento kulübü, Nikol Paşinyan'ın açıklamasını kabul edilemez bulduğunu belirten bir bildiri yayımladı.
ARMSAT-1, Ermenistan'ın ilk uydusu olarak 2022 yılında fırlatılmış ve o zamandan beri çeşitli alanlarda veri sağlamaktadır.
UEFA Uluslar Ligi'nde play-off, çeyrek ve yarı final kura çekimi, UEFA'nın İsviçre'nin Nyon kentindeki merkezinde gerçekleştirildi.
Projenin uygulama tarihi 2025 yılının ilk çeyreğinde açıklanacak.
Meşhur ABD’li Ermeni miliyoner Alexis Ohanian, sosyal medya hesabında takipçilerine M.Ö. 95 yılına ait, Ermeni Kralı Büyük Tigran'ın tasvir edildiği nadir bir Ermeni sikkesi gösterdi.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |