Röportaj14:49, 25 Nİsan 2022
Ermenihaber.am'e konuşan Murad Mıhçı: ''Hepimiz tarihimizdeki acılarımızı bugünlere kadar içimizde taşıdık''
Karşılıklı özel temsilcilerin atanmasıyla Ermenistan ve Türkiye arasında başlayan diyalog süreci konusunda ve Ermeni Soykırımı'nın 107. yıldönümü ile ilgili Ermenihaber.am Türkiye’deki siyasi çerçevelerinden farklı isimlerle, sivil toplumu temsil eden şahıslarla
röportajlar gerçekleştiriyor.
Türkiye’deki siyasi çerçevelerin ve genel olarak toplumun bu konuda ne düşündüklerini okuyucularımızın dikkatine sunmaya çalışacağız.
Bu röportajı Ermeni yazar, aktivist, siyasetçi Murad Mıhçı ile gerçekleştirdik.
Murad Mıhçı Kimdir?
Mıhçı 1975 İstanbul doğumludur. Aslen Konya Ereğli kökenli olan Murad Mıhçı'nin ailesi 1960 yılında Kadıköy'e yerleşmiş. Maçka Teknik Lisesi Elektrik bölümünü mezunu olan Mıhçı, Nor Zartonk üyesidir. Demokrat Haber, Turnusol ve Artı Gerçek sitelerinde düzenli ve ara sıra da Agos'ta yazılar yazıyor. Türkiye'nin Halkların Demokratik Partisi yönetiminde çalıştı. İki sefer milletvekili adayı oldu.
- 2020 yılında yaşanan 44 günlük Artsakh savaşından yaklaşık iki yıl sonra, Ermenistan ve Türkiye'nin özel temsilcilerinin atanmasıyla bir çözüm süreci başlatıldı.Mevcut aşamada Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini gerçekçi buluyor musunuz? Eğer buluyorsanız hangi gerçeklere dayanarak öyle düşünüyorsunuz, eğer gerçekçi bulmuyorsanız sebepleri nelerdir sizce?
- Savaş nedeniyle acıların taze olduğu bu dönemde Ermenistan tarafı için bu sürecin çok kolay olmadığı aşikar.
Rusya, Azeri-Karabağ Savaşı sonrasında bölgeyi dizayn ederek yeni bir süreci taraflara zorla kabul ettirdi. Normalleşmenin olumlu bir şekilde nihayete ermesi çok kolay görünmüyor. Bir anda olumlu gelişmeler olacağını düşünmüyorum. Tarafların ise gerçekçi bir normalleşmeye yönelik iyi niyet beslediklerini de düşünmüyorum.
Normalleşme adımları, öncelikle her iki ülke Halklarının iç dinamiklerinde bunu talep etmesiyle olmalıdır.
Yine de her şeye rağmen sürecin başlamış olması çok değerli. Türkiye iktdar yapısının, böyle bir süreçte iç ve dış politik sıkışmışlığından dolayı bu konuda çözüm üretmek adına önceliği olduğunu da düşünmüyorum. Ermenistan’ta savaşın etkisi büyük ve iktidarın bu konuda kendi halkını ikna etmesi çok zor olacak.
Fakat tekrar söylemek gerekir ki yine de adım atılması çok değerli. İki ülke arasındaki ulaşımın başlaması bile toplumların birbirine dokunmasını sağlayacaktır.
- Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesinden ne beklenebilir, yani ilişkilerin normalleşmesi ne sonuçlar doğurabilir?
- Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi aslında her iki ülke açısından çok kıymetli ve birçok artısı olan bir durum. Ermenistan ve dünyadaki tüm Ermeniler geçmişteki acılarını unutmuyor. Hepimiz tarihimizdeki acılarımızı bugünlere kadar içimizde taşıdık. Bu, Ermeniler açısından çok ağır bir yük.
Tarihle yüzleşme en başta Türkiye için geleceğe umutla bakmak demek. Yüzleşme, Türkiye coğrafyasındaki karabulutların dağılması demek. Ve bu yüzleşme, Türkiye’nin dış politikadaki prestijinin artmasına vesile olacaktır.
Kendi içinde demokrasiye geçişiyle Türkiye adil bir ülke olma şansını yakalar.
Ermenistan açısından bakarsak; sınır komşusuyla barışması, tehcir edilen insanların ana vatanı olan topraklara rahatça adım atması Ermenistanı da güçlendirir. Coğrafyasında oluşacak yeni savaş tehditlerinin bertaraf edebilmesine ve daha rahat geleceğine odaklanan dinamik bir ülke olmasına vesile olacaktır.
Fakat bu normalleşme en çok da Türkiye’de yaşayan Ermeni toplumu için değerli olacak. Bu normalleşme, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin yaşadığı sıkıntıların aşılmasında büyük bir rol oynayacaktır.
Her iki taraf bu süreci Normalleşme olarak adlandırıyorsa da bu sözcüğü kullanmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum ne yazık ki. Süreci sadece çıkar odaklı görüyorum ve Rus tarafının isteğiyle uzlaşma süreci olarak yorumluyorum. Normalleşmek için şimdilik uzlaşma çabasında olacaklar.
Bırakın Ermenistan -Türkiye sorununu, Türkiye’deki Ermeni Vakıfları’nın seçim hakkı bile gasp edilmiş durumda. Yani Ermenistan-Türkiye arasındaki normalleşmeyi konuşmadan evvel Türkiye Ermenilerinin sorunları için adım atılmalı . Bunun yansımasının sürece olumlu etkisi olacaktır.
- Üst düzey Türk yetkililer, bir yandan sürecin ön koşulsuz devam ettiğini dile getirirken aynı zamanda Azerbaycan ile koordineli bir şekilde adım attıklarını belirtiyorlar. Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecinde Azerbaycan faktörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Herkesin malumu, Azerbaycan’ın bu konuda sürece olumlu katkıda bulunması beklenemez. Fakat Rusya faktörü asla unutulmamalı. Karabağ -Azerbaycan Savaşı sonrası artık Azeri topraklarında Rus askeri var. Karabağ -Azerbaycan savaşının tek galibi Rusya oldu. Bu nedenle Rusya’nın duruma etkisi çok önemli. Azerbaycan’ın toplumsal algı dışında net bir etkisinin yüksek perdeden olabileceğini düşünmüyorum. Sürece olumsuz etkisi dahi Rusların izin verdiği ölçüde olur.
- Türkiye-Ermenistan sınırının açılması konusunda Türkiye tarafından herhangi bir adımın atılması veya yeni şartların ileri sürülmesi mümkün mü?
- Sınır, Azerbaycan-Karabağ savaşı nedeniyle kapanmıştı. Bugün artık bu konu çözüldü. Sınır açılmalı. Fakat Ak Parti, birçok konuda olduğu gibi, dış politikada da çok istikrarsız. Bu konuda istikrarlı davranmayabilir. Evet başka bir gerekçe sunabilir, bu çok mümkün. İç politikaya milliyetçi bir söylem ve tavır gerekiyorsa, Ermenistan’la olan durumu bunun için kullanabilir.
- Ermeni Soykırımının 107’inci yıldönümüne doğru düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Sizce özellikle Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecinin başlatılmasından sonra 24 Nisan’a başka bir anlam da mı yüklendi?
- Bu konuyla ilgili yazıları yazarken henüz 24 Nisan anmasına Türkiye’de izin verilmemişti. Geçmişte anmalara izin verildiği en rahat günlerde dahi niyet yüzleşme değildi. Yapılmak istenen dış ülkelere Taksim’de görüntü verilmesiydi. Bak biz ne kadar demokratik ülkeyiz mesajı ile günü geçiştirmek. Son yıllarda ise iyice baskı arttı ve her daim anma yapılan Taksim Meydanı yerine soykırım denmeden Şişhane Meydanı’nda yapılmasına zorla izin verildi. Bugünler de Beşiktaş’ta anmaya izin verileceği söyleniyor. Anmaya da Soykırım denmesi yasak…
24 Nisan anmasını başka bir yerde daha yapmanıza izin verilmiyordu. Kadıköy’de bir anmada ciddi bir polis şiddeti yaşandı. Taksim’de yapılan anmalarda sadece görüntüde acılar anılıyor. Türkiye’nin ne kadar demokratik bir ülke olduğu imajını vermek dışında bir arpa boyu yol alınmış değil aslında. Bu imajın içi boş ve derinliği yok. Samimi ve hakiki bir tavır hissetmek mümkün değil.
Türkiyeli bir Ermeni ve bu konularda kafa yoran bir insan olarak her sene 24 Nisan çok daha acı bir his uyandırıyor. 24 Nisan günleri, toplum içinde kaygı yaratıyor.
Tüm bu kara durumlara rağmen sürecin başlamasının konuşulması bile heyecan ve umut veriyor.
- Türkiye’nin devlet politikası bu konuda hangi yöne doğru ilerliyor? Sizce çık inkardan ‘ortak acıya’ kadar uzanan yoldan sonra Türkiye devleti nasıl bir yaklaşım benimseyecek?
- Türkiye politikasında bu konuya yaklaşım, savaş koşullarında olan acı bir durum ve acıların ortak olduğu söylemleriyle şekillenmiş. Yani her iki taraftan ölen insanların olduğu ve bu acının Türkler için de geçerli olduğu söyleniyor.
“O günlerde Ermenilerin bir ordusu mu vardı?” sorusunu sormak milliyetçi kesimin aklına hiç gelmiyor.
Bu süreç vasıtasıyla, Ermenistan ve Türkiye politikalarının bu atmosferde sorunları çözme şansı asla yok. Burada üstüne görev düşen kesim, Ermenistan aydınları , Türkiye aydınları ve en önemlisi benim gibi bu konuyla alakalı kelam eden Türkiye vatandaşı ERMENİLER. Bizler hem Türkiye Hem Ermenistan için bir kazancız. Doğru diyalog kurmak için bizim gibi köprü olacak insanlara destek verilmeli ve görüşleri alınmalı. Süreç sorunlu ve çok kolay değil. Fakat halklar ve toplumlar bunu her şeye rağmen çözebilir. Bu bilinç için emek vermek gerekir. “Bu iş olmaz, mümkün değil” diyerek süreci yok saymamalıyız. Türkiye içinde tarihle yüzleşen çok insan var. Bu arkadaşlarımız da Türkiyeli. Evet kiliseye saldıran insanlar da var ama Ermeni toplumu için Ermenilerden daha çok çaba harcayan ve Ermeni olmayan Türkiyeliler var. Bu arkadaşlarımızı da yok sayamayız. Türkiye’de barış isteyen insanların olduğunu dillendirmek gerek.
Süreç olumlu olursa kefensiz yatan atalarımız için dua etmeye ve yasımızı tutmaya devam edeceğiz.
Coğrafyanın yerli kadim halkı olan Ermenilerin geçmişten bugüne uğradığı hak gasplarının çözüleceği günleri göreceğimiz umudunu kaybetmemek gerekir.
Türkiye’nin yaklaşımından çok Türkiye Halklarının gerçekçi çabası önemli. Yine aynı şekilde Ermenistan aydınlarının çabası da mühim. İktidarlar değişir, anlayışlar değişir ama halkların ve toplumların taleplerinin değişmeyen tek gerçek olduğu unutulmamalıdır.
Hem vatandaşı olduğum ülkemin özel temsilcisi olan Serdar Kılıç Bey’e ve Ermeni olarak da Baron Ruben Rubinyan’a buradan seslenmek isterim. (Her iki ismi de çok tecrübeli buluyorum.) Katkım olacaksa sizlerin hizmetindeyim. Barışa doğru adım atmaktan korkmayın. Böyle tarihi bir görevi sizlerin elinizde. Yapacağınız her adım coğrafyaya umut, huzur verecektir.
Unutmayın ki sorunları çözecek tek şey diyalogdur. Diyalog sağlayacaklar da Güneş’i arkasına alan aydınlardır.
DİKKAT!
Röportajda yer alan tartışmalı ifadeler, editör kadrosunun görüşleri ile örtüşmeyebilir. Fikirlerin içerik açısından editoryal müdahale olmaksızın tam olarak yayınlanması, aşağıdaki amaçlar için temel öneme sahiptir:
1. Okuyucularımıza Türkiye ve Ermenistan'ın siyasi ve sosyal toplumunun farklı düşünce ile yaklaşımlarını ve Ermeni-Türk diyalog sürecine yönelik tutumu gösteriyoruz.
2. Okuyucalarımıza Türkiye'deki hem Ermeni karşıtı duyguların hem de yapıcılığın dinamiklerini göstermeye çalışıyoruz.
3. Ve nihayet gazetecilik davranış kurallarına uygun davranmaya çalışıyoruz.
Bölümün son haberlerİ
Türk siyasetçi, Azerbaycan'ın kapkaç edindiği paraların Türkiye üzerine kullandığını, amcasının Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın elemanı olduğunu, Türkeş'in kendisini desteklediğini anlattı.
İstanbullu Ermeni iş adamı, eski Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı, Ermenihaber.am'e Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirdi.
Ermeni kökenli belgesel sinemacı Negahan Uskan Ermenihaber.am'e “Sweet Home Adana” belgeselini, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Suriye ordusunun Halep'ten çekilirken konuşlandığı Hama vilayetinin dış mahallelerine cihatçıların ulaştığına dair görüntüler sosyal medyaya düştü.
Halep’teki Ermeni Piskoposluğu'nun ise bu zorlu dönemde topluma liderlik etmeye devam ettiği ve dayanışma sağladığı bilgisi paylaşıldı.
27 Kasım’da, Suriye’nin radikal Sünni örgütü “Heyet Tahrir el-Şam” Halep’e saldırı düzenledi.
Bakan Mirzoyan, Şubat ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne katıldıktan sonra ilk kez Lahey'deki 23. UCM'ye Taraf Devletler Asamblesi'nin oturumuna katılacak.
Elina Avanesyan 2002 yılında Rusya'nın Pyatigorsk şehrinde doğdu. Avanesyan, Ağustos 2024'ten bu yana Ermenistan bayrağı altında oynuyor.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |