Röportaj14:44, 19 Nİsan 2023
Demir Sönmez: ''Türkiye Karabağ halkına karşı saldırılarını başka bir yöntemle sürdürmeye devam ediyor''
Fotoğraf: Enrico Gastaldello
Ermenihaber.am 1990 yılında siyasi görüşleri için Türkiye'yi terk etmek zorunda kalan ve İsviçre'de yaşayan gazeteci, foto muhabiri ve insan hakları savuncusu Ermeni ve Kürt kökenli Demir Sönmez ile konuştu.
Demir Sönmez kimdir?
Gazeteci, foto muhabiri ve insan hakları savunucusu Demir Sönmez, 1960 Erzurum doğumlu. Çocukluğu ve gençliği Ankara’da geçti. Siyasi görüşleri ve aktiviteleri nedeniyle artan baskılar ve tehditler karşısında 1990 Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı ve bugüne kadar Cenevre'de yaşıyor.
1994 yılında bir grup arkadaşıyla birlik Cenevre Halkevini kurdu. Türkiye’deki, Orta doğu ve dünyanın başka ülkelerinde yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek, uluslararası kamuoyunu duyarlı kılmak, özellikle BM ve Uluslararası kurumlar nezdinde girişimler bulunmak ve harekete geçirmek için. Bu amaçla birçok uluslararası kurum ve kuruluşlarla ortak faaliyetlerde bulundu. İnsan hakları alanında önemli çalışmalara öncülük etti. Sönmez, İsviçre’nin en saygın gazetelerinde Tribune de Geneve gazetesinin internet sitesindeki blog’unda bugüne yayınlanmış 1500 yakın çalışması vardır. Demir Sönmez'in çektiği fotoğrafları 'Photography Geneva' sitesinde yüklenmiş. Sönmez gündem sorunlarıyla ilgili kendi blogunda yazılarıyla değiniyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası gazeteciler federasyonu, Avrupa Basın Federasyonu, İsviçre Basın Sendikasi, Unia Sendikası ve Cetim üyesidir.
Demir Sönmez, savaş döneminde Artsakh'ta olan çok az sayıda foto muhabiri ve gazetecilerinden birisi oldu. Savaştan sonra Artsakh 44 günlük savaşıyla ilgili ilk kitabı İsviçre'de Fransızca ve İngilizce olarak Demir Sönmez yayınladı. Daha sonra Ermenistan'da İngilizce ve Ermenice baskısı yayınlandı. Kitaptaki 4 fotoğraf İsviçre Ulusal Müzesi'nde 3 ay boyunca sergilendi.
- Biliyorsunuzdur 2021’den beri ikili ilişkileri normalleştirmek için başlayan süreç hala devam ediyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Yakın zamanda somut sonuçlar bekliyor musunuz?
- Ülkeler arası ilişkilerin normalleşmesinde, ülkelerin sistemlerine bakmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin bildiği gibi soykırımlar, inkarlar, tek millet, tek bayrak ve tek vatan felsefesi üzerine kurulmuştur. Temelleri doğru atılmamış bir devletten normal ilişkiler beklemek pek mümkün olamaz. Demokratikleşmemiş, farklı kimliklere, farklı inançlara, her türlü yaşam ve düşünceye saygı göstermeyen bir devletin başka devletlerle ve halklarla barış içinde ve normal ilişkiler geliştirmesini beklemek, onun doğasına aykırıdır. Kısacası halkıyla barış içinde yaşamayan bir devletin, başka devletlerle, halklarla barış içinde normal ilişkiler geliştirmesi mümkün mü? Kuruluşunun 100. yılına giren Türk devleti 100 yıl boyunca anti-demokratik ve askeri faşist diktalarla yönetilmiştir. Bu temelde Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde somut ve olumlu bir takım gelişmeleri beklediğimi söyleyemem. Elbette ki ülkeler arası ilişkileri belirleyen bir çok etken vardır: ekonomik, politik, siyasi, jeopolitik, küresel ve bölgesel dengeler ve tarihi ilişkiler.
Bazı süreçlerde Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi adımları tam da yukarıda bahsettiğim nedenlerle gündeme gelmekte ve bir saman alevi gibi sönmekte. Bu görüşmeleri uluslararası diplomatik taktikler olarak değerlendirebiliriz. Bir adım ileri, iki adım geri, ilişkilerin normalleşmesi yönünde 100 yıllık tekrardan başka bir anlam ifade etmiyor bu süreçte.
- Ermenistan-Türkiye normalleşme süreci 2020’de Artsakh’ta (Dağlık Karabağ) yaşanan savaştan sonra başladı. Ancak 2020’den sonra Azerbaycan tarafı bir kaç defa yine saldırılara başvurdu, esir alınmış Ermeni askerlerin vurulması dahil olmak üzere birçok savaş suçu işledi. 12 Aralık 2022'den itibaren de Azerbaycan, Ermenistan'ı Dağlık Karabağ’a bağlayan tek yolu olan Laçin Koridoru’nu farklı bahanelerle kapalı tutmaya devam ediyor. Türkiye ise bütün bunlara sessiz kalıyor ve hatta Laçin Koridoru’nun kapalı tutulması konusunda Azerbaycan’a resmi olarak desteğini göstermiştir. Sizce Türkiye’nin bu tutumu devam eden sürece zarar vermiyor mu?
- İşte yukarıda sözünü ettiğim bazı süreçlerde ilişkilerin normalleşmesi yönünde atılan adımlar, diplomatik taktikler olarak değerlendirilmiştir. Sizin de belirttiğiniz gibi 2020’de Artsakh’ta yaşanan savaştan sonra başladı bu süreç. Daha savaşın yaraları sarılmadan Türkiyenin böyle bir adım atması ne kadar gerçekçi olabilir? Türkiye bu savaşta Ermeni halkına karşı yeni bir soykırım projesini uygulamada, hem savaşın kumanda merkezlerinde, hem de savaş alanında tüm askeri olanakları ve teknikleriyle savaşan taraflardan biriydi. Ermeni halkı 44 gün boyunca sadece Nato'nun ikinci büyük askeri gücüne karşı değil, TC devletinin beslemesi Cihadistlerle, İsrail devletinin gelişmiş askeri savaş teknolojisiyle ve tüm dünyanın sessiz ve tepkisiz bakışları önünde binlerce Ermeni genci katledildi ve Artsakh’ın toprakları işgal edilirken on binlerce Ermeni topraklarını terk etmek zorunda kaldılar.
Türk devleti her alanda ve her fırsatta Dağlık Karabağ (Artsakh) savaşını kendi zaferleri olarak ilan ediyor. Savaşan tarafın kendileri olduklarını açıkça belirtiyor. Azerbaycan devlet başkanı diktatör Aliyev ise petrol ve gaz satışından elde ettikleri milyarlarca dolarla bu savaşın ekonomik bedelini Türk devletine, Erdoğan'a ödemiş ve de ödemeye devam etmektedir. Türk devletinin Artsakh savaşındaki savaşan taraf olması dünya kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanırken, gelecekte oluşabilecek diplomatik tepkilere hazırlıklı olabilmek için sözde ilişkileri normalleştirme taktiğine başvurmak zorunda kalmıştır.
Türkiye sözde normalleşme adımlarını atarken, diğer taraftan Artsakh halkına karşı saldırılarını başka bir yöntemle sürdürmeye devam ediyor. İşte 12 Aralık 2022'den itibaren de Azerbaycan'ın, Ermenistan'ı Artsakh’a bağlayan tek yolu olan Laçin Koridoru’nu sözde üniformalarını çıkarmış çevreci görünümlü askerlerin, yine sözde Rus barış güçlerinin korumaları altında kapatması bir Erdoğan, Putin ve Aliyev projesidir. Üç aydır binlerce Arsakhlı Ermeninin dünyayla tüm ilişkileri kesilerek iradeleri teslim alınmak istenmektedir. Asıl amaç ise önce Artsakh’ın işgal edilmesi, daha sonra da Ermenistan'a yönelik yeni saldırı projelerini uygulamak. Bu yeni saldırı projesinde hedef sadece Artsakh ve Ermenistan değil, tüm bölgede yeni ve daha kapsamlı bir savaşın planları gündemde. Aliyev, Erdoğan, İsrail ve ABD’nin hedeflerinde İran'a yönelik savaş planları gündemde. Özellikle son günlerde Azerbaycan’ın Ermenistan topraklarına ve İran sınırına yönelik askeri tacizleri bu amaçladır. İran'daki son siyasi gelişmeler, İran'daki Azeri nüfusu (20-25 milyon), İsrail, ABD ve İran diplomatik ilişkileri ve özellikle son dönemlerde İran rejimine karşı dünya kamuoyunda oluşturulan tepkiler gibi gelişmeler de gösteriyor ki, Aliyev ve Erdoğan dikta rejimlerinin gelecekleri böyle bir savaşa bağlı. Umarım böyle bir çılgınlığa, bölge ve dünya hakları müsaade etmezler. Özetleyecek olursak, Artsakh’a ve Ermenistan'a yönelik bütün saldırıların sorumlusu başta Rusya ve Türkiyedir. Bunların desteklemedikleri ve onaylamadıkları hiç bir saldırıyı Azerbaycan gerçekleştiremez.
Ukrayna ve Rusya savaşının ortaya çıkardığı enerji krizi bu güçleri ortak çıkarlar temelinde bugün bir araya getirmiştir. Rus petrol ve gazının Azerbaycan kanalıyla Türkiye üzerinden Avrupa'ya pazarlanması stratejik öneme sahiptir. Putin, Erdoğan ve Aliyev'in hayat damarları birbirine bağlıdır.Bu damarlarda birisinin kopması tüm dengeleri altüst edebilir. Türkiye ve Azerbaycan'ın aynı zamanda Ukrayna-Rusya savaşında Ukrayna’yı desteklemesi, Türk yapımı İHA ve SİHA’ların Ukrayna ordusuna satışları, ilişkilerin ne kadar zorlu ve aynı zamanda ne çarpık olduğunu kanıtlıyor.
- Bu normalleşme sürecinin sonucunda iki ülkenin sınırlarının açılması bekleniyor․ 1915 Ermeni Soykırımı başta olmak üzere birçok tarihi sorun ancak iki halkta çok derinlerde kalmaya devam ediyor. Sorum söyle: Hükümetler ne kadar da hazır olsalar, sizce Ermeni ve Türk halkı normalleşmeye şu an hazır mı?
- Burada asıl sorun hükümetlerin hazır olması değil, asıl ve belirleyiciliği olan Türk devlet sisteminin buna hazır olması gerekir. Tabii ki hükümetler birtakım adımlar atabilir; ama bunların bağlayıcılığı yoktur. Devlet sisteminde köklü değişimlere ihtiyaç var. Türk devletinin bir derin aklı vardır; ona derin devlet de diyebiliriz ve bu derin aklın resmî ideolojisini kabul eden Türk halkı, normalleşmeyi ancak resmî ideolojinin gösterdiği biçimde kabul eder. Normalleşmeden kastınız sadece sınır kapılarının açılması, ticaretin geliştirilmesi ve karşılıklı diplomatik ilişkiler ise, buna her iki tarafta büyük tepkiler olmayacaktır.
- Ermeni Soykırımı'nın 107. yıl dönümü yaklaşıyor. 20 yıl önce Türkiye'de iktidara gelen AKP'nin sadece ilk yıllarında Ermeni Soykırımı'nı konuşmamak gerektiği konusundaki tabunun birazcık da olsa kırılmasının şahidi olduk. Peki sizce bu 20 yılda Türkiye’deki toplumsal algıda bu konuya yaklaşma değişiklileri yaşandı mı ve şu an Ermeni Soykırımı hakkında Türk halkının ekseriyeti ne düşünüyor?
- AKP genel başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir TV konuşmasında aynen şunları söyledi: ’’Bana çok daha çirkin şeyler söyleyenler oldu; afedersiniz, Ermeni dediler!’’ İşte Ermeni soykırımı hakkında Türkiye’deki toplumsal algının en çarpıcı tanımı budur. Bu konuşma 6 Ağustos 2014 yılında yapıldı. Bugüne kadar Erdoğan bu açıklamasından sonra Ermeni halkından özür dilediğine tanık oldunuz mu? Ermeni soykırımı kabul etmek, Türkiye halkının ve devletinin beka sorunudur. Artsakh savaşında Türkiye'nin savaşan taraf olması, Türk milliyetçilerinin Pan-Türkizm ve Turancılık rüyasının gerçekleşmesi yolunda, yanıbaşındaki Ermenistan topraklarının işgal edilmesi temel hedeflerden birisi.
- Türkiye 14 Mayıs’ta büyük bir seçime gidiyor. Türkiye'de olası iktidar değişikliği Ermenistan ile ilişkileri nasıl etkiler?
- Seçimlerin 14 Mayıs'ta yapılıp yapılmayacağı biraz Türkiye'deki sosyal, siyasal ve ekonomik atmosferle birlikte, yukarıda bahsettiğim bölgeler ve uluslararası gelişmelere bağlı. Erdoğan'ın politik geleceği bu seçimlere bağlı. 20 yıllık dikta rejiminde altında ezilen milyonlarca seçmen, Erdoğan'ın iktidarı terk etmesi ve işlediği insanlık suçlarından dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanmasını talep ediyor. Bu gerçekleri gören başta Erdoğan ve suç ortağı Aliyev, her türlü çılgınlıkları yapabilirler.
Türkiye'de olası iktidar değişikliği, Ermenistan ile ilişkilerde doğal olarak bir takım gelişmeler yaratabilir. Yeni hükümet Ermenistan'a yönelik saldırgan politikalarını durdurabilir ve olumlu komşuluk ilişkileri geliştirme yönünde adımlar atabilir. Unutmamak gerekir ki, yeni kurulacak hükümet bir koalisyon hükümeti olacaktır. TC devletinin kurucu partisi CHP, Türk-İslam kökenli partiler, sol ve HDP destekli bir hükümet sistemi. Yeni hükümette Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesine en büyük katkı HDP ve sol partilerden gelecektir.
Bölümün son haberlerİ
İstanbullu Ermeni iş adamı, eski Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı, Ermenihaber.am'e Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirdi.
Ermeni kökenli belgesel sinemacı Negahan Uskan Ermenihaber.am'e “Sweet Home Adana” belgeselini, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Serra Akcan Ermenihaber.am'e 'Sevgili F' belgeselini, sinema sektörüne nasıl geçiş yaptığını, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Bakü Büyükelçisi Mark Libby’nin sınır aşan su kaynaklarının yönetimi konusundaki açıklamasına yanıt verdi.
Altı obüsten oluşan ilk parti, Ermenistan'da dağlık arazi ve düz arazi de dahil olmak üzere kapsamlı testlere tabi tutuldu.
Bekçiyan Sırpazan, birkaç ay önce Almanya'dan İstanbul'a gelmişti ve bir süredir Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi'nde kalmaktaydı.
Ermenistan’da "Yüksek Konsey" adlı parlamento kulübü, Nikol Paşinyan'ın açıklamasını kabul edilemez bulduğunu belirten bir bildiri yayımladı.
ARMSAT-1, Ermenistan'ın ilk uydusu olarak 2022 yılında fırlatılmış ve o zamandan beri çeşitli alanlarda veri sağlamaktadır.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |