Röportaj13:12, 08 Mayıs 2023
Tarihçi: “Soykırımdan bir asır sonra, Ermeni halkının bir diğer kesimi daha aynı kaderi paylaşıyor”
Ermenihaber.am, şarkiyatçı-tarihçi, tarih bilimleri doktoru Armen Petrosyan ile Ermeni Soykırımı’nın 108. yıldönümü ve tanıma süreci ile ilgili görüştü.
- Ermeni Soykırımı kurbanlarının anılmasının 108. yıl dönümü etkinliklerine Ermenistan, Artsakh ve Diaspora’daki Ermeni halkı ve uygar insanlığın önemli bir bölümü katılıyor. Ancak belki de jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle Soykırımı tanıma süreci biraz yavaşladı. İçinde bulunduğumuz dönemi nasıl tanımlarsınız?
- Sorunun içeriğine atıfta bulunarak, öncelikle güncel küresel gelişmelere değinmeliyim. Jeopolitik istikrarsızlık koşullarında, dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan insanlığa karşı suçların olgusu, büyük ölçüde geçmişte benzer davranışların cezasız kalmasının bir sonucudur. Evet, dar siyasi çıkarlar bir kez daha evrensel değerlerin önüne geçiyor. Bu bağlamda, uluslararası toplumun Ermeni Soykırımı’nın tanınması, kınanması ve hesap verebilirliği konusundaki tutarsız tavrı, gerek geçtiğimiz yüzyılda gerekse günümüzde, çeşitli trajik olguların tekrarlanmasına neden olmuştur. Bunlar hakkında birçok kez konuşuldu. Bu arada en acısı da 100 yılı aşkın bir süre önce soykırıma uğrayan ve vatanından mahrum bırakılan insanların bir kısmının da aynı trajik kaderi yaşıyor olmasıdır. Azerbaycan makamları tarafından soykırım politikasının uygulanmasının bireysel tezahürleri 1990’ların başlarıyla sınırlı değildi. Tarihsel olarak Ermenilerin vatanı olan Şuşi, Hadrut ve diğer Ermeni yerleşim bölgelerinin nüfusunun azalması, buraların sakinlerinin öldürülmesi, yerinden edilmesi ve mülksüzleştirilmesinden sonra, sıra Artsakh’ın geri kalanındaki Ermenilere geldi. Bakü rejiminin canice politikası ve Laçin Koridoru’nun bloke edilmesi sonucunda, Artsakh kuşatmasının hedefli harekatı 4 ayı aşkın süredir devam etmekte, 120.000 nüfusu tehcir, temel yaşam koşullarının eksikliği, gıda, ilaç, elektrik ve gaz tedariği eksikliği, sindirme ve periyodik tehdit koşulları altında tarihi beşiğinde yaşamını sürdürmektedir.
Azerbaycan otoriter rejimi, en önemli uluslararası mahkeme olan Uluslararası Adalet Divanı, BM, AGİT, AB gibi birçok uluslararası yapının kararını hiçe sayarak, Artsakh’ın yerli halkını bir ikilemle karşı karşıya getirmeye devam ediyor. Bu koşullarda Türkiye’nin de kapsamlı desteğine sahip olan Azerbaycan’ın soykırımcı politikasını engellemenin önemli bir yolu, resmi söylem ve diplomatik çerçevede Ermeni Soykırımı ile Artsakh Ermenilerine yönelik hegemonik politika arasında paralellik uygulaması olabilir. Sonuçta Artsakh Ermenilerinin başına gelen yeni felaketi önleyecek mekanizmalar çok sınırlı. Uygar insanlığı Ermeni Soykırımı’nın devam etme olasılığı hakkında bilgilendirmek için tüm imkânların kullanılması da bunlardan biri olmalıdır. Bunlar, eminim ki, Ermeni Soykırımı’nın tanınma sürecine de yeni bir ivme kazandıracaktır, çünkü bu, Ermeni halkının ahlaki sözleşmesine ve görevine sadık, yorulmak bilmez bir faaliyettir.
- Jeopolitik gerçekler dışında Türkiye-Ermenistan çözüm süreci de Soykırımın tanınma sürecini etkiler mi?
- Elbette etkisi vardır. Genel olarak, Ermeni Soykırımı’nın tanınma sürecinin içeriği siyasi, yasal, ahlaki gibi aynı anda birkaç boyutu içerir. Listelenenlerden ilki, genellikle diğer ikisine eklemlenerek, daha çok dünya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin katmanları, birçok ülkenin ilişkileri ve Ermeni vatandaşları ile ilişkiliyken, sürecin ahlaki ve hukuki yönleri esas olarak Ermeni halkı ve onun üç parçası ile ilgilidir. Ankara, görünüşte durgun bir süreçle Soykırım’ın etkisinin siyasi bileşenini mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyor. Özellikle de Türk-Ermeni ilişkilerinin düzenlenmesiyle ilgilenen ana dış aktörlerin davranışlarının daha yönetilebilir hale getirilmesine çalışılmaktadır. Ermeni halkına gelince, bizim için sorun daha çok ahlaki ve hukuki boyutta, nihai hedefi adaletin zaferi, soykırım devletinin varisi tarafından suçun tanınması, pişmanlık ve sorumluluğudur. Elbette bu, özellikle Türkiye’nin ilkeli inkârı ve daha birçok nesnel engelle karşı karşıya kaldığımızda son derece zor bir süreç, fakat bunun için herhangi bir zaman sınırı yok. Soykırımcı akrabalarının hatırasını anmak, tüm dünyaya, insanlığın yeni nesillerine anlatmaya devam etmek, Ermeni halkının ulusal trajedisini anlatmak ve yeni soykırımların önlenmesi sürecine katkıda bulunmak, Ermeni halkının tüm nesillerinin manevi görevidir.
- Türkiye’de yaklaşan genel seçimlerin sonuçlarının, tanıma süreci ve Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi üzerinde herhangi bir etkisi olacak mı?
-Türkiye’de yapılacak seçimlerden beklentilerim her iki konuda da yüksek değil.
Mevcut yetkililerin yaklaşımları açıktır. Tanıma konusundaki aynı inkâr politikası devam edecek ve kendisini yalnızca “ortak acı” kavramının öne çıkarılmasıyla sınırlayacaktır. Ermenistan ile çözüm sürecinde ise, Ankara’nın ön koşul politikası yine Türkiye-Ermenistan sürecini Azerbaycan-Ermenistan sürecine paralel hale getirecek ve böylece Türkiye-Azerbaycan ortak bölgesel gündeminin uygulanması yolunda Ermenistan üzerinde ek bir baskı oluşturacaktır. Muhalefetin kazanması durumunda olası gelişmelere gelince, Ankara’nın her iki yöndeki derin yaklaşımlarında bir değişiklik beklemek ilk bakışta gerçekçi değil.
Bu arada dolaylı siyasi göndermeler de mümkündür. Özellikle Ankara’nın bölgesel politikası bağlamında, özellikle Türkiye-Batı, Türkiye-Rusya ilişkilerinde, öngörülen bazı değişiklikler, temelde Amerikan çıkarları alanında Ermeni gündemleri üzerinde de türevsel bir etkiye sahip olabilir. Sonuncusu, Türkiye-Ermenistan çözüm sürecini olumlu yönde teşvik edebilir. Türkiye’nin yaklaşımlarındaki en önemli değişiklikler, ne yazık ki şu anda tahmin edilemeyen, o ülkenin demokratikleşme süreci bağlamında kaydedilebilir.
Bölümün son haberlerİ
Türk siyasetçi, Azerbaycan'ın kapkaç edindiği paraların Türkiye üzerine kullandığını, amcasının Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın elemanı olduğunu, Türkeş'in kendisini desteklediğini anlattı.
İstanbullu Ermeni iş adamı, eski Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı, Ermenihaber.am'e Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirdi.
Ermeni kökenli belgesel sinemacı Negahan Uskan Ermenihaber.am'e “Sweet Home Adana” belgeselini, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Suriye ordusunun Halep'ten çekilirken konuşlandığı Hama vilayetinin dış mahallelerine cihatçıların ulaştığına dair görüntüler sosyal medyaya düştü.
Halep’teki Ermeni Piskoposluğu'nun ise bu zorlu dönemde topluma liderlik etmeye devam ettiği ve dayanışma sağladığı bilgisi paylaşıldı.
27 Kasım’da, Suriye’nin radikal Sünni örgütü “Heyet Tahrir el-Şam” Halep’e saldırı düzenledi.
Bakan Mirzoyan, Şubat ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne katıldıktan sonra ilk kez Lahey'deki 23. UCM'ye Taraf Devletler Asamblesi'nin oturumuna katılacak.
Elina Avanesyan 2002 yılında Rusya'nın Pyatigorsk şehrinde doğdu. Avanesyan, Ağustos 2024'ten bu yana Ermenistan bayrağı altında oynuyor.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |