Makale13:58, 23 Ekim 2023
Uluslararası kamuoyunun “insanseverliği” böyle de Artsakh’a ulaşmadı
27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan’ın Artsakh’a (Dağlık Karabağ) karşı başlattığı 44 günlük savaşın ardından 2. Ermeni Cumhuriyeti olan Artsakh topraklarının çoğunun işgal altında olduğunda ve Laçin Koridoru da dahil olmak üzere bu torpaklarda Rus barış güçlerinin yerleştirilmesiyle Ermeni ve Azerbaycan taraflarının arasındaki temas hattının belirsiz olması haline geldiğinde Artsakh sorunu ciddi bölgesel sorunlardan zor ve çözülmemiş biri olmaya devam ediyordu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ‘Artsakh sorununun çözüldüğüne’ dair sık sık yaptığı açıklamalara rağmen Artsakh, orada yaşayan etnik Ermeniler olan Artsakhlıların hayatını organize eden Ermeni yönetimi ve devlet sistemi vardı.
Askeri faaliyetlerin durdurulmasından sonra 9 Kasım’daki üçlü anlaşmayla elde edilen yükümlülüklerine göre Ermenistan, Artsakh’tan Silahlı Kuvvetlerinin çıkarıldığını düzgün bir şekilde hayata geçirdi. Ancak bu, İlham Aliyev’in şahsi kaprislerini sona erdirmedi ve onun için yeterli olma anlamına gelmedi.
Bu takdirde artık Azerbaycan başka bir retorik ile hareket etmeye başladı. Bu kapsamında Ermenistan’ın Artsakh’tan Silahlı Kuvvetlerini çıkarmadığı iddia ediliyordu. Ayrıca başka bir asılsız iddiaya göre Ermenistan, Laçin Koridoru’nu
Artsakh Ordusu’na mühimmat ulaştırmak için kullanıyordu. Bu da bahsedilen koridorunda yerleştirilen Rus barış güçleri tarafından engellenmemesi ile sınırlı kalmayıp üstelik onların eşliğinde yapılmasına dair iddialara yol açıyordu.
Bunun dışında Azerbaycan, Artsakh’taki düzenli orduya “terör ve bölücü güçler” hitap etmeye başlayıp tahminen her gün sıklıkla onu ateşkes rejiminin ihlal edilmesi ve mayınlar döşemesi konusunda da gerçekle örtüşmeyen bir şekilde suçluyordu.
Ermeni taraflarının yalanlamalarına ve uluslararası toplumun ateşkes rejiminin sağlanma çağrılarına rağmen bu kez Azerbaycan Kaşen köyündeki fabrikanın çevreye zarar gördüğünü iddia ederek çevre koruma yasadışı bir bahanesiyle Laçin Koridoru’nu sözde çevrecilerle kapanmış durumda tutmaya başladı. Sonra ise Azerbaycan tarafı, kendi Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı temsilcilerinin fabrikaya girmesini sağlamayı talep etti.
Bunun yanı sıra Azerbaycan, Ermenistan’dan Artsakh’a gönderildiği enerji, doğal gaz ve yakıt tedariğini kesip Goris-Stepenakert yolununun trafiğini engelledi. Bu adım, Ermenistan’dan her gün gönderdiği yaklaşık 500 ton yüklerin Artsakh’a ulaşamaması anlamına gelir.
Azerbaycan aslında Artsakhlıları kuşatma altında tutup ve açlıktan ölmeye mahkum etmekten sonra Ermenistan’ın sözde yasadışı bir şekilde mühimmat temsil etme bahanesiyle Rusya barış güçlerinin yerleştirme yerinin yanındaki Hakari köprüsü üzerinde üçlü beyannamesine karşı olan bir kontrol noktası kurdu. Bu adımla Azerbaycan artık Ermenistan’ı Artsakh ile bağlayan tek yol olan Laçin Koridoru’nu (Hayat yolu) ikinci noktadan kapattı.
Ermenistan, Fransa ve dünyadaki Ermeniler Azerbaycan’ın asılsız ‘Yol açıktır’ açıklamalarını yalanlamak ve bunların tam tersine olduğunu tespit etmek için insani destek toplayıp Hakari köprüsüne gönderirken Uluslararası toplum sadece açıklamalarla soykırım faaliyetlerine karşı mücadele ediyordu.
Bu dönemde Aliyev rejimi yasadışı kontrol noktasını geçen arasında çocuklar ve yaşlılar olduğu sivilleri asılsız gerekçelerle gözaltına alıp ceza davaları açmaya başlayarak aslında rehin tutuyordu.
Azerbaycan nereye kadar gittiklerini anlamaya çalışıyordu ve insan haklarını ihlal ettiğinde ne kadar uzak gitse de daha da uzak gitmeyi arzuluyordu. Azerbaycan’ın cezasızlığı yeni suçlara yol açıyordu.
Nihayetinde Azerbaycan, Ermeni nüfusunu Artsakh’ı tam bir şekilde terk ettirdiği ve sorunu sonunda çözdüğü için her zamanki gibi güç kullanmasını seçti.
19 Eylül 2023 tarihinde Rus barış güçlerinin huzurunda olmak üzere tüm dünyanın göz önünde Azerbaycan Artsakh halkına karşı geniş çaplı saldırı başlattı.
Ve gerçekte Artsakh, kendi varlığını ve yaşama hakkını korumak için Azerbaycan’a mücadele etme konusunda yalnız bırakıldı.
Bir gün süren askeri eylemlerden sonra Rusya barış güçlerinin komutanlığının arabuluculuğunda Azerbaycan ve Artsakh yönetimleri arasında ateşkes ilan etme konusunda anlaşmaya vardılar.
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri başkenti Stepanakert’i hedefletmekten ziyade sınır yanındaki köylere girip sakinlerini barbarca öldürüyor, evleri ve malları yağmalıyordu.
Artsakh’taki, açlıktan ölmeye terk edilmiş Ermeniler, serbest ulaşım olmadığından dolayı artık soykırım tehdidiyle karşı karşıyaydı.
20 Eylül’de ve önümüzdeki günlerde Artsakhlılar Stepanakert’te bulunan Rus barış güçlerinin kontrol altındaki havalimanında olmak üzere başkentteki kısmen güvenli olan başka yerlerde, evlerin bodrumlarında barınabildiler.
Aslında bu şartlarda yaşama zorunda kalan Ermeniler yaşama haklarına yönelik somut bir tehdit altında Dağlık Karabağ’ı terk etmeye başladılar.
20 Eylü’ldeki ateşkes ilan edildikten sonra Yevlakh’ta Azerbaycan ve Artsakh temsilcileri arasında yapılan görüşmede elde edilen anlaşmalara göre Rusya ve Azerbaycan’ın, aralarında çok az miktarla gıda ve yakıt yardımları Artsakh’a girdi. Bu çok az miktarla yardımın gönderilmesine rağmen bugünlerde 9 aydır kuşatma altında olan Atsakh’taki insani durum son derece ağır olmaya devam ediyordu.
İlerideki günlerde Laçin Koridoru İle Artsakhlıların Ermenistan’a gittiği için engelsiz trafiği sağlama konusunda anlaşmaya varıldığında onlarca Ermeniler yaklaşan tehlikeden kendilerini kurtarmak için yerleşim yerlerini terk etmeye mecbur kaldılar.
Bunun yanı sıra artık 2. felaket yaşandı. Stepanakert’in yakınlarında bulunan yakıt deposunda bir güçlü patlama meydana geldi. Sonucunda 200’den fazla insan öldü, onlarca kişi ise ağır yaralandı. Bir çok Artsakh sakini ise kayıp sayılıp bugüne kadar kaderleri ve onlarla ne yaşadığı belirsiz kalıyor.
Aliyev, bu tüm adı geçen felaketleri yaşadığı Ermenilere karşı baskılar durdurmaya acele etmedi. Daha önce Artsakh yönetimine verdiği ve asılsız taleplere dayandığı isim listesine göre birçok kişi dahil olmak üzere Artsakh’ın eski Cumhurbaşkanları Bako Sahakyan, Arkadi Ghukasyan ve Arayik Harutyunyan, eski Dışişleri Bakanı Davit Babayan yasadışı gerekçelerle gözaltına alınıp Bakü’ye götürüldüler. Laçin Koridoru’ndan Ermenistan’a geçmeye çalışan eski Devlet Bakanı Ruben Vardanyan da gözaltına alındı.
Adı geçen isimler bugüne kadar sahte ceza davaları temelinde Bakü’de tutuluyorlar. Onlar sözde terör grupları kurmak, onları silahlandırmak ve bunun gibi bir dizi “suçlar” işlemek bahanesiyle haksız yere suçlanmaya devam ediyorlar.
İşte göç sürecinin başlatılmasından sonra 1 Ekim itibarıyla Ermenistan Hükümeti’nin yaptığı açıklamaya göre Artsakh’tan Ermenistan’a giren kişiler sayısı 100.483’tür. Bu sayı kısa süre sonra yaklaşık 100.600’e ulaştı.
Dolayısıyla, uluslararası toplumun boş açıklamaları, Azerbaycan’ın soykırımcı elini tutmak için Artsakh’a ve tüm Ermenilere hiç bir şekilde yardım etmedi.
Azerbaycan’ın cezasızlığı Artsakh’ta yaşayan etnik Ermenilerin kendi evlerinde yaşama hakkının ihlal edilmesine ve Artsakhlıların yerleşim yerlerini tam olarak terk edilmesine yol açtı.
Azerbaycan’ın sadık müttefiki Türkiye ise üstlendiği ‘Barışçı’ roluna rağmen (Rusya-Ukrayna, Filistin-İsrail çatışmalarında) Azerbaycan’ın suçlarına karşı görmezlikten gelip ona kendisinin tam desteğini açıkladı. Aslında Azerbaycan 1915 yılında Türkiye’nin Ermeni soykırımı gerçekleştirmek için kullandığı soykırım eylemlerini tekrarladı.
Bu tüm olaylar sadece bir şeyin kanıtıdır: insanlık dünyadan sanki uzun süreliğine ayrılmıştır. Artsakh ise “bunun mağduru” haline geldi.
Azerbaycan-Türkiye tandeminin şu anda ise Ermenistan’dan bir yandan Azerbaycan’ı kara yoluyla Nahiçevan ile öte yandan ise Türkiye’yi tüm Türk dünya ile bağlayacak sözde “Zengezur koridorunu” koparmak istemesi tesadüf değil.
Jeopolitik çıkarlar bu şekilde de insan hayatının değerinden altına taşımıyor ve taşımayacak. Güney Kafkasya’da ise barış, sadece devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğünü kapsayan ilkeler temelinde hayata geçirebilecek.
Bunların sahte olması da Ermenistan Cumhuriyeti’nin kendi toprak bütünlüğünü dış tehditlerden korumak için öz yöntemleri kullanması öngörülüyor.
Ermenistan yanlısı açıklamalarda bulunan İran, Ekim 7’den bu yana Filistin-İsrail çatışmasının gerginliğin artırılmasının arka planında da artık kendi cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün korunmasıyla meşguldur. Ve eğer Ermenistan ile ilgili bazı garantiler varsa, aynı Artsakh’a ilişkin söylemeyiz.
Günümüzde ne gibi eğilimler mevcut?
Dünya Ukrayna ve İsrail yanındadır, Ermenistan’ın ve Artsakh’ı terk etmek zorunda kalan Ermenilerin yanında ise sadece açıklamalarla yer alıyor. Bir zamanlar “insanseverliğinin” var olduğu ileri görüşlü medeni dünyanın Artsakh’ta son bulduğunu düşünüyoruz.
İşte üst değerler ve dayanışma hakkında vaaz veren ama sadece belgelere imza atan dünya. Bunlar hayata geçirme gereken zamanında bir şeyi yapmaktan vazgeçiyor. Bir asır önce Türkiye Ermeni Soykırımı yaptı, günümzde de, 21. asırda Azerbaycan, fiilen soykırım eylemlerinde bulunarak Artsakhlılara karşı etnik temizliği uyguladı.
Bölümün son haberlerİ
Yerevan-Ankara ilişkileri bağlamında zaman zaman Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik politikasının Ankara'da değil, Bakü'de belirlendiği sözüne rastlanabilir.
Bu açıklamanın demokratik değerlerle yönlendirilen bir ülkenin lideri tarafından yapıldığı görülüyor ancak açıklama Türkiye'deki durumla çelişiyor ve gerçekle hiçbir ilgisi yok.
Bağdat "Erdoğan rejiminde Kürt halkının düğünlerine, cenazelerine, mezarlarına, kutsallarına saldıran pespaye bir faşizm yaşatılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Alıntı
İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |