ERMENI HABER AJANSI

Tükiye'de yayımlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ermeni Hrant Dink’i 2007 yılında katleden Ogün Samast, akşam saatlerinde tahliye edildi. Samast'ın tahliyesi büyük tepki topladı.

Kararı Artı Gerçek'e değerlendiren hak savunucuları ve gazeteciler yargılama sürecine ve siyasal atmosfere dikkat çekti.

İHD Eş Genel Başkanı (İnsan Hakları Derneği) Eren Keskin bunu yorumlayan hak savuncularıdan biri oldu.

"Hrant Dink cinayeti örgütlü bir cinayetti. O dönem başbakan olan Erdoğan, bugün askeri vesayet olarak değerlendirdiği yapı ile kavgalıydı ve “Dink cinayeti eskiden olduğu gibi devletin derin dehlizlerinde kaybolmayacak” demişti. Ama sonra o derin yapıyla ittifak kuruldu ve bugün bu cinayetin zanlısının bırakılması bunun örgütlü bir cinayet olduğunun kabulüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargısının infaz sistemi son derece ayrımcı. Sadece düşünceleri devletten farklı olduğu için cezaevinde olan, örneğin Osman Kavala’ya müebbet hapis veren yargı, bir katili on altı yılla bıraktı. Bu toplumun bütün bunları düşünmesi gerekiyor. Alaattin Çakıcı’nın özgürce tehditler savurduğu bir günde Ögün Samast’ın serbest bırakılmasının ironik olduğunu düşünüyorum."

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuyla ilgili şunları kaydetti:

"Bebekten katil yaratan bu düzen, Hrant’ın sorumlularının tamamının yargılaması henüz kesinleşmeden, bu kişiler yargı önüne bile çıkmadan maalesef Ogün Samast’ı aramıza bıraktı. Hrant’ın kanı akmaya, toplumun vicdanı da kanamaya devam ediyor.

Türkiye’de yargının neden yana, kimden yana olduğunu ve kime karşı olduğunu da net bir şekilde ortaya koyan bir sonuç aslında bu. Türkiye’deki bu yargı düzeni sonuçta katilden, soyguncudan, rantçıdan, uyuşturucudan ve çetelerden beslenen bir düzeni koruyan ama bunun yanı sıra da bu düzenin daha adil, insan haklarından, barıştan yana olanlarını ise gömen bir düzen. Ogün Samast’ın yakalandığında nasıl karşılandığını, sırtının nasıl sıvazlandığını çok iyi biliyor ve hatırlıyoruz. O manzara Türkiye’nin hafızasında ve vicdanından çıkmayacak.

Mesele tetiği çekenden daha da öte tetiği çektiren, hazırlayan ve yargılayan düzendeydi. Sonuçta tetiği çeken toplumun arasına döndü. Sorumluların tamamı ortaya çıkmamışken, Hırant Dink cinayeti tam anlamıyla aydınlatılmamışken aramıza bırakıldı. Bu da Türkiye’de bu cinayetin arkasındaki güçlerin aynı zamanda iktidarda olduğunu gösteriyor."

Artı TV Programcısı Hayko Bağdat ise yaşadığını böyle yorumlardı:

"Ogün Samast’ın tahliye haberini ilk duyduğumda tüylerimi diken diken eden bir haber oldu çünkü gerçekten Hrant Dink’in katledildiği günden bugüne tam da katillerin dediği gibi Trabzon'da faşizan birkaç küçük çeteye ve 17 yaşında özellikle seçilmiş bir tetikçiye işletilen bu cinayetin arka bölümündeki bütün karanlık güçler karanlıkta kalmaya devam etti. 16 yıl boyunca gerçekten AKP'nin devlet içerisindeki kavgalarının bir araç aracı haline getirildi. Bu davanın hiçbir zaman derinlemesine bir şekilde işin peşine düşülmedi. Bize de söylenen işte ‘görüp göreceğiniz adalet kırıntısı bu kadar’dır oldu ve bu bugün resmen söylenmiş oldu. 17 yaşında cinayet sürüklenen bir çocuğun kaç yıl yatması haktır? Ogün Samast, bugün iyi hal göstermiş midir, pişman mıdır? Bugün Ogün Samast Aysel Tuğluk'tan daha mı az tehlikelidir bu toplum için? Bütün bunları bilemiyorum. Fakat şunu biliyorum Dink cinayetinden sonra öldürülen barış fikri, barış ihtimali sonrası Türkiye'de AKP-MHP rejiminin yönettiği bugünkü Türkiye'de neredeyse her iki kişiden bir tanesi beyaz bereli Ogün Samast haline geldi. Katillerle yüzleşilmeyince o toplumlar katilleşiyor. Ve bugün Ogün Samast’ların çok olduğu bir toplumda bir Ogün Samast daha kalabalıkların arasına karıştı. Üzgünüm."

Agos Gazetesi yazarı ve Artı TV programcısı Pakrat Eskutyan da konuştu.

Eskutyan, "Bu akşam itibari ile saat 8 sularında televizyon kanalları kendilerine ulaşan bir haberi yayınlamaya başladılar. Ogün Samast tahliye edildi. Aslında şaşırmadım, bu tahliye gayet olan bir şey.

Türkiye'deki cezasızlık ilkelerini biliyorum, Türkiye'de çoktan beri düşünce suçundan ötürü mahkumken çoktan tahliye olması gereken insanlara pişmanlık dayatması sunulduğunu ve pişman olmadığını söylediğinde de tahliyesinin yakıldığını da biliyorum. Bu şartları içerisinde Ogün Samas'ın serbest bırakılmasında şaşılacak hiçbir şey görmüyorum. Gecenin bir saatinde tahliye edilmesi, gündüz görüşüyle olsaydı davullarla zurnalarla karşılanırdı. Biz bu filmi çünkü daha önce de gördük, insanlığa karşı suç işlemiş mahkumlar böyle tahliye oldular." dedi

Artı TV Programcısı Mihail Vasiliadis de değerlendirdi.

"Bu anlaşılmaz kararı kimin verdiğini bilmiyorum ancak beni şaşırttı. Esasında şaşmamak gerekir çünkü gerçek suçlular yani bu kişiyi bu eyleme azmettirenler ellerini kollarını sallayarak serbest dolaşıyor. Bu terör eylemini uygulamayı üstlenen kişi en ağır cezaya çarptırılmış olsa bile hak yerini bulmayacaktı. Katilin serbest bırakılmasının gerekçesini öğrendiğimizde belki başka bir şeyler de eklenebilir. Bu karar faydalı olmamakla birlikte ülkemizi daha kötü bir noktaya götürecektir."

Akademisyen ve Hrant Dink Ödülü Komitesi Başkanı Ahmet İnsel sosyal medyada geniş yer alan haberi bu şekilde yorumladı:

"Ogün Samast'ın tahliye olmasını sağlayan yargı sistemi, infaz yasası gereği tahliye olması elzem olan fakat rejimin düşman olarak gördüğü kişileri tahliye etmemekte direniyor. Dolayısıyla Erdoğan rejiminin kimi düşman kimi yandaş olarak gördüğünü bu vakayla daha net görüyoruz. Samast, iyi halden yararlandı, Yargıtay örgüt üyesi olması suçundan verilen cezayı bozdu. Örgüt üyesi olmayan kişilere "örgüt üyesi olma" suçundan ceza dağıtan Yargıtay, Ogün Samast'la ilgili örgüt üyeliği iddiası yargısını temyiz etti. Burada görüyoruz bir devlet koruması, rejim koruması var. Çünkü iktidar bunun bir parçası ve bunu koruyor.

Hrant Dink cinayeti Türkiye için dönüm noktası ama bu karar değil. Zira Türkiye'deki yargının bu hali zaten bir dönüm noktası olmanın ötesinde bir süreklilik hali aldı. Bir dönüm noktası değil bu; var olan sürecin daha da güçlenmesi, hukuksuzluk rejiminin teyit olması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum bunun sinyallerini daha çok yakın zamanda vermişti. Uçum, Yargıtay'ın Can Atalay davasında "ihlal" kararını bozması ve Anayasa Mahkemesi üyelerine yönelik suç duyurusunda bulunmasını "Türkiye, Milli Yargısını batıcı ve neoliberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın."