Makale13:11, 11 Mart 2025
Suriye'deki istikrarsızlık Türkiye'yi neden endişelendiriyor?

Suriye'de eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a bağlı militanlar ile yeni hükümet güçleri arasında 6 Mart'tan itibaren batı bölgelerinde - Lazkiye, Tartus ve Humus vilayetlerinde - çatışmalar başladı. Sivil kayıpların sayısı 1500’ü aşarken, bunlardan 830'unun Nusayri/Şii mezhebine mensup Aleviler olduğu bildirildi. Ölenler arasında Hristiyanlar ve Dürziler de bulunuyor. Çatışmalar sonucunda yüzlerce kişi yaralanırken, infazların gerçekleştirildiğine dair bilgiler de gelmekte.
Suriye'deki iç siyasi durum Türkiye’yi neden endişelendiriyor?
Öncelikle, Suriye'deki istikrarsızlık göç akışlarını doğrudan etkiliyor ve önümüzdeki dönemde de etkilemeye devam edecek. Neden? Çünkü yeni Suriye yönetimi kurulduktan sonra Türkiye, ülkede bulunan Suriyeli mültecilere geri dönmeleri için net mesajlar veriyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına göre, son üç ay içinde 133 bin Suriyeli ülkesine döndü. Ancak, bu sayı Türkiye için yeterince tatmin edici değil. Çatışmaların devam etmesi ve istikrarsızlığın sürmesi, Ankara’nın aleyhine işleyen bir durum yaratıyor. Bu koşullar altında, Türkiye’yi terk ederek ülkelerine dönmeyi planlayan Suriyeli göçmenler, bu planlarını ertelemek zorunda kalabilirler.
Sorununun ikinci boyutu: Yeni bir Alevi göç dalgası mı?
Suriye’de daha önce siyasi çoğunluğu oluşturan ancak dini azınlık konumunda bulunan Alevilerin, tırmanan gerilim nedeniyle ülkeden ayrılmak istemesi muhtemeldir. Böyle bir durumda, göç yönlerinden birinin Türkiye olması ihtimali bulunuyor.
Türkiye için siyasi ve ekonomik riskler
Suriye’deki mevcut durum, Türkiye için siyasi ve ekonomik açıdan da olumsuz bir tablo ortaya koyuyor. Ankara, Suriye’ye büyük yatırımlar yaptı ve daha fazlasını yapmayı planlıyor.
Türk hükümetinin hesaplarına göre, desteklediği Suriye’nin yeni yönetimi döneminde, Türkiye sadece mülteci sorununu çözmekle kalmayacak, aynı zamanda özel sektör ve büyük yatırımcılar için yeni bir ekonomik bölge ve pazar oluşturacak. Türkiye, altyapının yeniden inşası, Suriye ordusunun yeniden yapılandırılması ve özellikle İsrail sınırının güvenliğinin sağlanması gibi alanlarda ekonomik ve stratejik çıkarlar elde etmeyi umuyor.
Sebep açıktır: Ahmed el-Şaraa liderliğindeki "Heyet Tahrir el-Şam" örgütünün iktidara gelmesiyle en çok kazançlı çıkan taraf Türkiye oldu. Yaygın görüşe göre, bu güçler doğrudan Türkiye ve Batı’nın aktif desteğiyle iktidara geldi. Ancak şu an Suriye’de bir tırmanış söz konusu ve Türkiye’nin desteklediği mevcut yönetim ciddi bir krizle karşı karşıya. Bu durum, Ankara’nın son üç ayda kazandığı siyasi pozisyonu da büyük ölçüde sorgulanır hale getiriyor.
Türkiye’deki uzman çevrelerde, Suriye’deki Aleviler ile Sünni Müslümanlar arasında süren çatışmaların Türkiye'ye de yansıyabileceğine dair endişeler var. Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğu Sünni Müslüman olduğu için bazı çevreler, ülkede Alevi karşıtı söylemlerin yaygınlaşabileceğini öne sürüyor. Türkiye’de Aleviler (Arap) özellikle Hatay, Mersin, Adana, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde yaşamaktadır.
Türkiye'deki uzman çevrelerine göre, Suriye’deki mevcut gerilimi İran veya İsrail kışkırtmış olabilir. Çünkü bu ülkeler, Suriye’de istikrarsızlık yaratarak Türkiye’nin bölgedeki etkisini sınırlamak istiyor olabilir.
Eğer Türkiye bu çatışmaları kışkırtan taraflardan biri ise, sonuçlarının iyi hesaplanmadığı ortadadır. Bir anlamda, bu gerginliğin artmasını "Türk usulü" olarak nitelendirmek mümkündür. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi, etnik temizlik politikalarının desteklendiğini gösteren örneklerle doludur.
Suriye’nin mevcut yönetimi iktidara geldikten sonra, ülkede Sünni İslam’ın hâkim olacağı bir devlet inşa etmeyi amaçladıklarını açıkça ifade etti. Bu durum, ulusal ve dini azınlıkların haklarının ihlal edilebileceği ve olası bir etnik temizlik sürecinin yaşanabileceği endişelerini beraberinde getirmektedir.
Ayrıca, Türkiye iktidarının Suriye’deki gerilime yönelik tepkisi de dikkat çekicidir. Türkiye, cihatçı grupların Alevilere yönelik saldırılarını meşrulaştıran bir tutum sergilemekte, çünkü bu saldırıları durdurmak için herhangi bir çağrı veya eleştiri dile getirilmemektedir.
Bölümün son haberlerİ

Suriye'deki gerilimin arkasında kim var? Türkiye için ne kadar avantajlı?

2020 Dağlık Karabağ Savaşı, Güney Kafkasya’daki jeopolitik dengeleri önemli ölçüde değiştirmiş ve Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır.

Bilim insanlarının görüşlerine göre, Avrasya, Arap ve Afrika tektonik fay hatlarında biriken gaz kütleleri, 7 ve üzeri büyüklükte depremlere yol açabilir.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Suriye'deki gerilimin arkasında kim var? Türkiye için ne kadar avantajlı?
Bu mekanizmanın, iki ülkenin aileleri için cevap bulma imkânı yaratmasının yanı sıra, bölgede iş birliği ve uzlaşıya da katkı sağlayacağı belirtiliyor.
AB Gözlem Misyonu Başkanı, iki yıl sonra Vayots Dzor sınır bölgesinde bambaşka bir durum görüyor.
Konu, “Azerbaycan tarafından Ermeni rehinelerin, özellikle Dağlık Karabağ’ın üst düzey siyasi temsilcilerinin yasa dışı tutuklanması ve sahte yargı süreçleri” başlığı altında ele alınacak.
Ararat Mirzoyan, görüşmede ayrıca bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili de fikir alışverişinde bulunduklarını belirtti.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |