Soykırım18:49, 23 Nİsan 2025
Türkiyenin inkârına karşı Osmanlı belgeleri

Ermenihaber.am, Ermeni Soykırımı'nın 110. yıldönümü vesilesiyle, Türkiye'nin kamuoyu, resmî tutumu, akademik çevrelerin görüşleri ve bunların değişiklikleri hakkında, türkolog ve tarih bilimleri adayı
Meline Anumyan ile özel bir röportaj yaptı.
– Türkiye, bugüne kadar Ermeni Soykırımı’nı tanımamaktadır ve bunu tarihî gerçeklerin “tartışılması gerektiği” gerekçesini vurgulamaktadır. Peki, Osmanlı arşivleri gerçekte neyi ortaya koyuyor ve Ermeni tarihçiliği, bu görüşü nasıl değerlendiriyor?
- Evet, Türkiye Ermeni Soykırımı'nı tanımamak için onlarca yıl boyunca çeşitli gerekçeler sundu, bunlar arasında tarihî belgelerin değerlendirilmesi bahanesi de vardı. Her ne kadar Osmanlı arşivleri yıllarca Ermeni ve yabancı araştırmacılara kapalı olsa da, Ermeni Soykırımı konusunu inceleyen bilim insanları bu koşullarda bile çok sayıda değerli belge bulmuş ve yayımlamışlardır; bu belgeler soykırımın kasıtlı ve kitlesel doğasını ortaya koymaktadır.
Hem Ermeni hem de dünya tarihçiliği, inkârcıların bu görüşüne uzun zaman önce yanıt vermişti: Ermeni Soykırımı artık kanıtlanmış, belgelenmiş ve gerekçelendirilmiş bir gerçektir ve Türk inkârcılara en iyi yanıtı Osmanlı arşiv belgeleri vermektedir. Bu belgeler arasında en önemli yeri Aram Antonyan'ın yayımladığı Osmanlı hükümetinin telgrafları ve 1919–1921 yıllarında İstanbul'da Osmanlı Devleti'nin Askerî Olağanüstü Mahkemesi'nde gerçekleşen İttihatçıların yargılamalarının belgeleri tutmaktadır.
Genel olarak herhangi bir soykırım kanıtlamak için öncelikle bu suçun işlenmesinin önceden planlandığını kanıtlamak gerekir. İttihatçıların mahkeme belgeleri, özellikle "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ve hükümet yetkilileri hakkında hazırlanan iddianameler, Ermenilerin yok edilmesinin "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Merkez Komitesi'nin ayrıntılı görüşmeleri sonucunda önceden kararlaştırıldığını ortaya koymaktadır.
Böylece, mahkemeye yazılı tanıklık veren Osmanlı 3. Ordusu Komutanı Mehmed Vehib Paşa, Ermenilere karşı işlenen vahşet ve katliamların, ayrıca mülklerin yağmalanmasının "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Merkez Komitesi tarafından kararlaştırıldığını ve bu katliamların gerçekleştirilmesi için Behaeddin Şakir'in Üçüncü Ordu bölgesinde özel katiller hazırladığını belirtmiştir. Başka birçok inkâr edilemez kanıt ve belge bulunmaktadır, bu nedenle biz Ermeni uzmanlar olarak artık soykırımı kanıtlama arzusundan tamamen ayrılıp Ermeni Soykırımı'nın yönleri ve ayrıntılarına odaklanmalıyız.
- Türkiye’de yaşayan farklı etnik ve dini azınlıklar, örneğin Kürtler, Aleviler veya sivil toplum temsilcilerinin Ermeni Soykırımı’nın anılması konusunda nasıl bir tutumu? Son yıllarda herhangi bir değişiklik oldu mu?
- Son yıllarda, özellikle AKP’nin (Adalet ve Kalkınma Partisi) iktidara gelmesinden sonra, Türkiye’de Ermeni Soykırımı gerçeğinin sert bir şekilde inkâr edilmesi yönündeki politika Türk yetkilileri tarafından kısmen değişikliğe uğradı. Her ne kadar Erdoğan’ın (Türkiye Cumhurbaşkanı) iktidarı döneminde sert inkârlık daha yumuşak ve örtük bir reddiyeye dönüşse de, içerik bakımından aynı kaldı. Velakin, son on yıllarda Türkiye’de tarihî gerçekleri çarpıtmayan kitaplar da yayınlandı.
Yani, Erdoğan iktidarı döneminde Türk toplumu soykırım meselesini daha önce görülmemiş ölçüde tartıştı ve her ne kadar 2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra bu canlılık azalmış ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar artmış olsa da, Ermeni Soykırımı meselesi artık Türkiye’de yalnızca bir tabu olmaktan çıkmış değil, aynı zamanda Türk hükümetinin yürüttüğü politikaya rağmen ülkede çok daha fazla insan tarihî gerçekler hakkında bilgi edinme imkânı buluyor.
Bu sayede Türkiye toplumunun bazı kesimleri yalnızca tarihsel gerçekleri öğrenmekle kalmadı, bazen Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısını da onurlandırabildi ve çeşitli anma etkinlikleri düzenleyebildi. Bu konuda özellikle Batı Ermenistan’da yaşayan bazı müslümanlaştırılmış Ermeniler arasında düzenlenen törenler dikkat çekicidir. Örneğin, birkaç yıl önce Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına İstanbul, İzmir, Dersim, Adana ve başka şehirlerde etkinlikler düzenlendi. Son dönemde ise, bu yılın 24 Nisan’ında Diyarbakır’da soykırım kurbanlarının anısına bir konser düzenleneceği duyuruldu. Geçen yıl aynı mekânda düzenlenen “Yasaklı Serenat” başlıklı konserde yer alan Batı Ermeni şarkıcı Stepan Yepremyan bu yıl da etkinliğe katılacak.
Benzer anma törenleri Türkiye’deki azınlıklar, özellikle Kürtler ve Aleviler tarafından da düzenlenmektedir, çünkü onlar da soykırım tehlikesinin kendi başlarının üzerinde de dolaştığının farkındalar…
- Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinde (örneğin, son Ermenistan-Türkiye diyaloğu çerçevesinde) Ermeni Soykırımı meselesinin, tarihsel adalet unsuru olarak, nasıl bir rolü vardır? Olası bir normalleşme, bu konuyu göz ardı edebilir mi ve nasıl?
- Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri simgesel bir şekilde iki insan arasındaki ilişkin gibi düşünelim. Diyelim ki, bu iki insan birbirine düşman olmuş, çünkü biri, diğerinin akrabalarını öldürmüş. Şimdi, onları barıştırmaya çalışıyorlar, umut ederek ki, akrabalarını kaybeden kişi bunu unutacak ya da bu konuya değinilmeden nazikçe geçecek… Bu mümkün mü? Elbette ki hayır.
Bu çapta bir trajedi ne unutulabilir ne de inkâr edilebilir. İşte bu yüzden, ilişkiler kurmak ya da geliştirmek istiyorsak, öncelikle Ermeni Soykırımı’nın tanınması meselesi ele alınmalıdır. Eğer Türkiye gerçekten Ermenistan ile ilişki kurmak istiyorsa, her şeyden önce bu suçu için içtenlikle pişmanlık duymalı, insanlığa karşı işlenmiş bu büyük suçu tanımalı, özür dilemeli ve tazminat da dahil olmak üzere tanımanın getirdiği tüm yükümlülükleri yerine getirmeye hazır olmalıdır.
Aksi takdirde, ben şahsen, bir Ermeni ve uzman olarak, bu ilişkilerin gelişmesini imkânsız görüyorum. Ermeni Soykırımı konusunu göz ardı etmeye çalışsak bile, bu mesele çeşitli şekillerde ve en beklenmedik yerlerde sürekli karşımıza çıkacaktır. Tıpkı, iki insan arasındaki ilişkilerde, birinin diğerine büyük bir suç işlediği durumda olduğu gibi...
Bölümün son haberlerİ

Ermenihaber.am, Ermeni Soykırımı'nın 110. yıldönümü vesilesiyle, türkolog ve tarih bilimleri adayı Meline Anumyan ile özel bir röportaj yaptı.

27 Nisan günü ise Sevag Şahin Balıkçı’yı ve babası Garbis Balıkçı’yı anmak için Şişli Ermeni Mezarlığında buluşacak.

"Demokratik Ermeni Gençlik Hareketi", Qamışlo kentindeki "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği" binası önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Meydana gelen şiddetli deprem Marmara Bölgesi'nin büyük bölümünde hissedildi. Korkutan deprem dolayısıyla insanlar kendilerini sokaklara attı.
Ermeni Soykırımı Müzesi yılda 100 bine kadar ziyaretçi ağırlıyor.
"Demokratik Ermeni Gençlik Hareketi", Qamışlo kentindeki "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği" binası önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi.
Ermenistan Başbakan Yardımcısı Mher Grigoryan, konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü’nde, ziyaretçilere ayrılmış iki anı defteri tutuluyor: biri tüm ziyaretçilere, diğeri ise onur konuklarına ait.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |