Makale13:50, 24 Nİsan 2025
Tarihsel Hafıza ve Realpolitik: Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi

Tarih, ulusların kolektif kimliklerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak tarihi olaylardan kaynaklanan travmalar ve anılar, günümüz diplomasisinde ve uluslararası ilişkilerde çoğu zaman aşılması güç engeller oluşturabilmektedir. Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler bu durumun en belirgin örneklerinden biridir. İki komşu ülke arasındaki ilişkiler, uzun yıllardır tarihsel anlaşmazlıkların gölgesinde kalmıştır.
Tarihsel hafıza, ulusal kimliğin oluşumunda ve sürdürülmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Ancak bu hafıza, uluslararası ilişkilerde pragmatik yaklaşımları engelleyecek düzeyde etkili olduğunda, ülkelerin çıkarlarına zarar verme potansiyeli taşır. Türkiye ve Ermenistan örneğinde, 1915 trajik olayları, (ki Ermeniler bunun Soykırım olduğuna ısrar ediyorlar ve bir kadim halk olarak kendi topraklarında yok edilmenin başka bir kelimeyle ifade edilemiyeceğini öne sürüyorlar) ve bunun etrafında şekillenen anlatılar, iki ülke arasında normalleşmeyi zorlaştıran en önemli faktörlerden biri olmuştur.
Tarihsel olaylar, özellikle travmatik olanlar, toplumların kolektif belleğinde derin izler bırakır. 1915 ve ilerideki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan olaylar, Ermeniler için ulusal kimliklerinin merkezi bir bileşeni haline gelmiştir. Ermeni diasporasının önemli bir kısmı için bu olayların soykırım olarak tanınması, adaletin tesisi anlamına gelmektedir. Öte yandan Türkiye, resmi olarak bu olayları soykırım olarak nitelendirmeyi reddetmekte ve yaşananları Birinci Dünya Savaşı koşullarında gerçekleşen zorunlu göç ve çatışmalar olarak değerlendirmektedir.
Bu tarihsel anlaşmazlık, iki ülke arasındaki ilişkileri doğrudan etkilemiştir. Ermenistan'ın bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana diplomatik ilişkiler kurulamamış, sınırlar kapalı kalmış ve ekonomik işbirliği imkânları değerlendirilememiştir. Dahası, Dağlık Karabağ meselesi gibi bölgesel sorunlar da iki ülke arasındaki gerilimi artırmıştır.
Ancak tarihsel travmalar, uluslararası ilişkilerde aşılamaz engeller değildir. Dünya tarihinde pek çok örnek, derin tarihsel anlaşmazlıkların yaşandığı ülkelerin, realpolitik gereklilikleri göz önünde bulundurarak ilişkilerini normalleştirebildiğini göstermektedir.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri, tarihsel anlaşmazlıkların varlığına rağmen diplomatik ilişkilerin nasıl yürütülebileceğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. İki ülke arasında Osmanlı döneminden başlayarak, Yunan Bağımsızlık Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs meselesi gibi pek çok tarihsel gerilim noktası bulunmaktadır. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması sonrası nüfus mübadelesi, milyonlarca insanın yaşamını etkilemiş; 1955 yılında İstanbul'da yaşanan olaylar, Yunanistan'da derin izler bırakmıştır.
Bütün bu tarihsel yüke rağmen, Türkiye ve Yunanistan arasında diplomatik ilişkiler kesilmemiş, ticari bağlar sürdürülmüş ve kültürel etkileşim devam etmiştir. Özellikle 1999 yılında her iki ülkeyi de etkileyen depremler sonrasında gelişen "deprem diplomasisi", halklar arasındaki yakınlaşmaya katkıda bulunmuştur. İki ülke, Kıbrıs meselesi ve Ege Denizi'ndeki anlaşmazlıklara rağmen, NATO üyeliği gibi ortak platformlarda bir araya gelebilmektedir.
Bu örnek, tarihsel anlaşmazlıkların varlığının, diplomatik ilişkilerin tamamen kopmasını gerektirmediğini göstermektedir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de benzer bir yaklaşım benimsenebilir. Tarihsel olayların farklı yorumlanması, günümüz gerçeklerinde işbirliği yapılmasına engel olmamalıdır.
Realpolitik ve Pragmatik Yaklaşım
Realpolitik, uluslararası ilişkilerde güç dengelerini ve pratik çıkarları ön planda tutan bir yaklaşımdır. Bu bağlamda, Türkiye ve Ermenistan'ın karşılıklı çıkarlarını gözeterek ilişkilerini yeniden yapılandırmaları mümkündür. Her iki ülke için de ekonomik, güvenlik ve bölgesel istikrar açısından potansiyel faydalar söz konusudur.
Ermenistan, coğrafi konumu nedeniyle bölgesel entegrasyonda zorluklar yaşamaktadır. Türkiye ile sınırın kapalı olması, ülkenin batıya açılımını kısıtlamakta ve ekonomik maliyetleri artırmaktadır. Azerbaycan ile olan anlaşmazlığı nedeniyle doğu yönünde de benzer kısıtlamalarla karşılaşan Ermenistan, bu durumun üstesinden gelebilmek için pragmatik adımlar atmak zorundadır.
Türkiye açısından bakıldığında ise, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi, bölgesel istikrara katkıda bulunacak, Kafkasya'daki etkisini artıracak ve Avrupa Birliği ile ilişkilerinde olumlu bir gelişme olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, ekonomik açıdan Türkiye'nin doğu bölgelerinin kalkınmasına katkı sağlayabilecek potansiyel bir pazar ve geçiş güzergâhı olarak Ermenistan önem taşımaktadır.
Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme süreci, her iki tarafın da kabul edebileceği adımlarla ilerleyebilir. Bu süreçte şu hususlar öne çıkmaktadır:
İki ülke arasında resmi diplomatik ilişkilerin kurulması, Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, ticaret ve turizm alanlarında hızlı bir canlanma sağlayabilir. Bu adım, her iki ülkenin ekonomisine de katkıda bulunacaktır.
Ticaret odaları arasında işbirliği, ortak yatırım projeleri ve bölgesel kalkınma programları, karşılıklı ekonomik bağımlılığı artırarak politik ilişkilerin de gelişmesine zemin hazırlayabilir.
İki toplum arasındaki kültürel ve tarihsel bağların yeniden keşfedilmesi, önyargıların azaltılmasına katkıda bulunabilir. Üniversiteler arası işbirliği, ortak araştırma projeleri ve kültürel etkinlikler bu süreci destekleyebilir.
Normalleşme sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşılması kaçınılmazdır. 1915 olaylarının tanımlanması konusundaki farklı görüşler, Türkiye’nin, kardeş ülke olarak hitap ettiği Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı sergilediği yaklaşımlardan kaynaklanan gerilimler ve her iki ülkedeki milliyetçi grupların muhtemel tepkileri bu sürecin önündeki engeller olarak sıralanabilir.
Bu zorlukların aşılması için normalleşme süreci, bir anda tüm sorunların çözülmesini beklemek yerine, kademeli bir yaklaşımla ilerleyebilir. Öncelikle ekonomik ve kültürel alanlarda atılacak adımlar, siyasi uzlaşıya zemin hazırlayabilir.
Avrupa Birliği, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi aktörlerin sürece yapıcı katkıları, normalleşmenin hızlanmasına yardımcı olabilir.
Sonuçta Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, her iki ülkenin de yararına olacak stratejik bir adımdır. Tarihsel anlaşmazlıklar, günümüz gerçeklerinde işbirliği yapılmasına engel olmamalıdır. Realpolitik ilkeleri doğrultusunda, karşılıklı çıkarları gözeten pragmatik bir yaklaşım, bölgesel istikrara ve refaha katkıda bulunacaktır.
Türkiye-Yunanistan örneğinde olduğu gibi, derin tarihsel anlaşmazlıkların varlığına rağmen, diplomatik ve ekonomik ilişkilerin sürdürülebilmesi mümkündür. Bu süreçte, geçmişin acılarını inkâr etmeden veya unutmadan, ancak bu acıların günümüz ilişkilerini zehirlemesine izin vermeden hareket etmek önemlidir.
İki komşu ülke arasında kurulacak sağlıklı ilişkiler, sadece Türkiye ve Ermenistan için değil, tüm Kafkasya bölgesi için istikrar ve refah anlamına gelecektir. Bunun gerçekleşmesi için gereken siyasi irade ve toplumsal destek, tarihsel düşmanlıkların üstesinden gelmeyi başarabilir ve iki ülke halkları arasında yeni bir sayfa açılmasını sağlayabilir.
Bölümün son haberlerİ

Tarih, ulusların kimliklerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak tarihi olaylardan kaynaklanan travmalar günümüz diplomasisinde ve uluslararası ilişkilerde aşılması güç engeller oluşturabilmektedir.

Eğer boykotlar yaygınlaşır ve büyük ekonomik zararlar doğurursa, hükümet bazı adımlar atmak zorunda kalabilir.

Ermenihaber.am, bu anlaşmaya ilişkin dünyadan gelen tepkilerini ve Ermenistan yetkililerini açıklamalarını yayınladı.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Meydana gelen şiddetli deprem Marmara Bölgesi'nin büyük bölümünde hissedildi. Korkutan deprem dolayısıyla insanlar kendilerini sokaklara attı.
"Demokratik Ermeni Gençlik Hareketi", Qamışlo kentindeki "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği" binası önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi.
Ermenihaber.am, Ermeni Soykırımı'nın 110. yıldönümü vesilesiyle, türkolog ve tarih bilimleri adayı Meline Anumyan ile özel bir röportaj yaptı.
24 Nisan Perşembe sabahı Feriköy Surp Vartanants Kilisesi'nde "Kutsal Şehitlerimizi Anma" ayini yapılacak.
Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü’nde, ziyaretçilere ayrılmış iki anı defteri tutuluyor: biri tüm ziyaretçilere, diğeri ise onur konuklarına ait.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |