Sözde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nde 19 Ekim’de yapılan “cumhurbaşkanlığı seçimlerini” ana muhalefetteki “Cumhuriyetçi Türk Partisi” (CTP) lideri Tufan Erhürman kazandı. Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı verilere göre, 777 “sandığın” 735’inin sonuçlarına göre Erhürman oyların %62,8’ini, Türkiye’nin açık desteğini arkasına alan mevcut ‘Cumhurbaşkanı’ Ersin Tatar ise %35,8’ini aldı.
Bu sonuç, yalnızca iç siyasette bir değişimin göstergesi değil, aynı zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs’taki siyasi etkisine ciddi bir darbe olarak değerlendiriliyor. Bununla birlikte sonuçlar, Ankara’nın siyasi hesaplarının da başarısızlığa uğradığını ortaya koyuyor.
Tatar, sadece Ankara’nın en sadık müttefiki olarak değil, aynı zamanda son yıllarda Türkiye’nin resmi politikası olan “iki devletli çözüm” modelinin en güçlü savunucusu olarak biliniyor. Bu nedenle seçim süreci boyunca Türkiye’den adaya çok sayıda üst düzey yetkili ve kamuoyu figürü gelerek Tatar’ın kampanyasına destek verdi. Erhürman ise Birleşmiş Milletler himayesinde 2017’den bu yana askıya alınan müzakerelerin yeniden başlamasından yana bir isim. Bu zafer, toplumun önemli bir kesimi tarafından Ankara’nın siyasi kontrolünün sınırlandırılmasına yönelik bir mesaj olarak okunuyor.
Her ne kadar Türk yetkililer “kim kazanırsa kazansın, bu Türkiye’nin tutumunu değiştirmez” açıklamaları yapsalar da ‘seçim’ sonuçları, kamuoyundaki eğilimin değiştiğini net bir şekilde ortaya koydu. Bu, son yıllarda Türkiye’nin desteklediği bir adayın ilk kez bu denli büyük bir farkla yenilgisidir.
Türkiye içinden gelen tepkiler oldukça farklılık gösteriyor. Türk medyası seçim sonuçlarını “resmi olmayan” şeklinde aktardı. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile ittifak halinde olan aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, seçimlere katılım oranının düşük olmasının “Kıbrıs Türklüğünün iradesini yansıtmadığını” savunarak sözde KKTC Meclisi’ne federal çözüm modelini reddetme ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma çağrısı yaptı.
Bahçeli’nin sert açıklamalarının aksine Erdoğan ‘seçimlerin yapılmasını’ tebrik etti, ancak Tatar’ın yenilgisinden söz etmedi.
Erhürman’ın zaferine Türkiye Dışişleri Bakanlığı da tepki verdi. Bakanlığın yazılı açıklamasında, Türkiye’nin “ana vatan ve garantör ülke” sıfatıyla Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınması için desteğini sürdüreceği vurgulandı.
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ın iç siyasetine müdahalesi yeni bir durum değil. 2020’deki “cumhurbaşkanlığı seçimleri” sırasında Tatar’ın rakibi Mustafa Akıncı, kendisi ve ailesinin Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından adaylıktan çekilmesi için tehdit edildiğini açıklamıştı. Ankara bu iddiaları reddetmişti.
Bu geçmiş deneyim, özellikle Tufan Erhürman’ın Kıbrıs konusunda gerçek bir siyasi özerklik sergilemeye çalışması durumunda benzer baskıların yeniden gündeme gelebileceği yönünde endişelere yol açıyor.
Buna karşın Erhürman, Ankara’nın şüphelerini yatıştırmaya yönelik ilk adımını attı bile. Sonuçların açıklanmasının ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Her zaman söyledim, özellikle dış politika konularında tüm adımları Türkiye Cumhuriyeti ile yakın istişare içinde atacağım. Kimsenin bundan şüphesi olmasın.”
Bu sözler, seçimleri kazanan tarafın bir denge siyaseti izleme niyetinde olduğunun göstergesi olarak değerlendiriliyor: bir yandan kendi siyasi meşruiyetini güçlendirme, diğer yandan ise Kuzey Kıbrıs’ın temel “dayanağı ve garantörü” olmaya devam eden Ankara ile ilişkileri germeme çabası.
Seçim sonuçları, Kuzey Kıbrıs’ta kamuoyunun değişmekte olduğunu, ancak Türkiye’nin etkisinin halen belirleyici konumda bulunduğunu gösterdi. Erhürman’ın zaferi, Kıbrıslı Rumlarla müzakere sürecinin yeniden başlaması için yeni bir fırsat yaratabilir. Ancak Erhürman, bir yandan toplumun beklentileri, diğer yandan Ankara’nın baskısı arasında ince bir siyasi denge kurmak zorunda kalacak.
Hatırlanacağı üzere sözde KKTC’deki “seçimlere” 8 aday katıldı. Bunlar arasında mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar (bağımsız aday), ana muhalefet lideri Tufan Erhürman (CTP) ve bağımsız adaylar Hüseyin Gürlek, Mehmet Hasgüler, Arif Salih Kırdağ, Ahmet Boran, İbrahim Yazıcı ve Osman Zorba (Sözde KKTC Sosyalist Partisi adayı) bulunuyor.
Kaynak: Ermeni Haber
Yazar: Ayşe Maraşlı